Giriş Tarihi: 11 Mart 2014, 20:10
Anayasa Mahkemesi beş yıl tutuklu kalanların tahliyesine karar verdi ve birçok mahkeme bu karara uydu.
Anayasa Mahkeme'sinin böyle bir karar vermesine neden olan gelişme Ak Parti hükümetinin Özel Yetkili Mahkemeleri kaldırmasının sağlanmış olmasıdır.
En son Ergenekon sanıkları için de aynı gelişmeler yaşandı ve bir çok tutuklu tahliye edildi.
Fakat bir mahkeme var ki o direniyor.
13. Ağır Ceza direniyor, "Bizi TBMM kapatamaz, bizi HSYK kapatır" diye basın açıklaması yapıyorlar.
Yargı kurumunun içinde oluşan bir paralel yapı korunmalı bir alandan devlete, hükümete ve bizatihi şahsiyetlere olmadık zulümleri, terbiyesizlikleri, kuralsızlıkları yapmakta en ufak bir beis görmüyor.
Bu işi hükümete darbe yapmaya kadar vardırdılar.
TBMM'ne kafa tutuyorlar.
HSYK açıklama yapıyor "Mahkemeyi TBMM kapatır" diye.
Ama ağır cezada hakimlik yapan adamlar açıkça siyaset yapıyorlar.
Bu gelişmeler devleti harekete geçirmelidir.
Kendisini millet iradesinden ve onun kurumlaşmış sembolü olan TBMM'nden üstün gören bir hakim veya savcı doğrudan doğruya devlet, toplum, hukuk, demokrasi ve millet hayatı için açık ve yakın tehdittir, tehlikedir.
Bu nedenle gereği yapılmalıdır!
ERGENEKONCULARIN HEPSİ MASUM MU?
Ergenekon sanıklarının tahliyesine hiç birini ayırt etmeden sevindiğimi gizleyecek değilim.
O insanların çocukları vardı ve yıllardır acı çekiyorlardı.
Siz 14 yaşındaki bir genç kızın babası hapis yatarken nasıl kanadı kırık bir kuş gibi yaşadığını bilir misiniz?
Birçok trajedi ve dram iç içe girmiştir bu durumlarda.
Bu insanların ailelerine kavuşması, o kadınların eşlerine sarılması, o çocukların babalarına kavuşmaları, o sanıkların çocuklarını koklamaları müthiş sahneler oluşturuyordu ülke gündeminde.
Bunlar insan yanımızı çok ilgilendiren gelişmeler.
Peki, şimdi soğukkanlı bir soru soralım:
Bu insanlar orada masum oldukları için mi hapis yatıyorlardı ?
O davalar tamamen uydurma belge ve bulgular üzerine mi açıldı?
Hiç öyle değil tabi ki, o insan tarafımızda dokunduğumuz insanlar on sene önce iktidar devirme ihtirasıyla bir çok yanlış işin içine girmişlerdi.
Ancak paralel savcı ve hakimler bu insanları adil bir biçimde yargılamadı.
İkna edici bir suçlu suçsuz ayrımı yapmadı.
Hukuk usullerini düzgün uygulamadı.
Sanıkların savunma haklarına yeterince saygı göstermedi.
Sonuçta mahkemelere ve yargılama süreçlerine duyulan güveni çürüttüler.
Mahkemeleri babalarının malı gibi kullandılar.
Onların bu davranışları bu davaları bu noktaya getirdi.
TBMM'ne itaat etmeyen bir hakve savcılar topluluğu bu tarihi davayı çığırından çıkardı.
Diğer yandan bu davada tahliye olan Ergenekon davası sanıklarına bir tavsiyem olacak:
Eski alışkanlıklarınızı bırakın, size tutulan her mikrofona iri ve tehditkar laflar etmeyin.
Sizin hiç biriniz sütten çıkmış ak kaşık değilsiniz.
Geçmişte neler yaptığınızı biliyoruz.
Ayrıca,sizler tahliye oldunuz, aklanmadınız.
Efendice hukuk mücadelenizi verin, demokrasimize sahip çıkın, biz de özgürlüğünüzün devamı için sizinle dayanışma içinde olalım.
AZİZ KOCAOĞLU'NUN HIRSIZLIK VE YOLSUZLUK DOSYASI'NIN ROMANI MUTLAKA YAZILMALI; ANCAK...
Yeni Asır Gazetesi Türkiye'nin demokrasi ombudsmanıdır.
Bu gazetenin desteklediği aday olur veya desteklemediği aday veya parti olur.
Yeni Asır tarafsız gazetecilik gibi sahte tanımlamalara itibar etmez.
Yandaşlıktan nefret eder, ancak tutum gazeteciliği yapmaktan asla çekinmez.
Bazı geri zekalılar 28 Şubat döneminde kimyası bozulmuş Yeni Asır'ı hakiki Yeni Asır zannediyorlar.
Bunlara Dinç Bilgin'in son yıllarda verdiği mülakatlara bakmalarını öneririm.
Asıl meseleye gelirsek...
Tam bir haftadır Aziz Kocaoğlu'nun 400 yılla yargılandığı yolsuzluk dosyasını inceliyorum.
Bu dosya kirli ve pis bir dosya.
Bu dosyanın siyasi sebeplerle oluşturulduğu iddiası bir siyasi algı operasyonuyla İzmirlilere kabul ettirildi ve Aziz Kocaoğlu bu yolsuzluk davasını lehine kullandı.
Ne yazık ki buna alet olanlardan birisi de benim.
Oysa dava dosyasına bakınca başka bir tablo çıkıyor ortaya.
Bu dosyanın içinde çok ciddi iddialar var.
Tapeler var ve orada İzmir Büyükşehir Belediye'sinden CHP'ye nasıl yüz bin dolarların aktarıldığı anlatılıyor.
Şimdi...
Bu operasyon yapıldığında ben operasyonu eleştiren yazı yazdım.
O günlerde Bakan olan Büyükşehir adayı Binali Yıldırım operasyonu eleştirdi.
Özellikle bir seçim ortamında yolsuzluk operasyonu yapmak iyi gözle bakılmaması gereken bir durum.
Bugün İzmir'de demokratik bir seçim yaşanıyor.
Adaylar ülke gündeminde kullanılan dil ve üslubun aksine bir birine saygılı bir dil kullanıyorlar.
İzmir'e yakışan da bu.
Ancak Aziz Kocaoğlu 17 Aralık darbe girişimi üzerinden rakibine bel altı vuruşlar yapmaya başladı.
Bu İzmir'deki dürüst rekabeti ve demokratik seçim ortamını kirletmektir.
Yeni Asır "seçimi kirletmeyin, proje ve fikirler üzerinden bir rekabet yaşansın" çağrısını tekrarlıyor.
Bu şehirde iftira temelli çirkin seçim istemiyoruz.
Yolsuzlukları ortaya çıkaracak olan mahkemelerdir.
Seçime dosyaları sokarsanız, basının gündemine de dosya sokmuş olursunuz.
Üstelik sizin dosyanız da hiç temiz görünmüyor Aziz Kocaoğlu.
Ve kimse unutmasın ki Yeni Asır'ın hafızası çok güçlüdür!
Yarın: Kocaoğlu'nun projeleri...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın.