Hüseyin Kocabıyık

TÜRK'ÜN ELİNDE ATOM BOMBASI MI OLURMUŞ!

İki dikkate değer haber:
İlki şu: iki gün önce Almanya'nın muteber gazetelerinden Die Welt Gazetesi'nde bir makale yayınlandı. Makalede Alman gizli servisi BND'nin Türkiye'yi dinleme skandalının arkasındaki asıl nedenin Türkiye'nin nükleer silah üzerinde çalışması olabileceği iddia ediliyor. Bildiğimiz bir şeydir; batı basınında, bu tür ciddi gazetelerde herhangi bir iddia durup dururken yer almaz. Mutlaka devlet kaynaklarına uzanan bağlantılar bir şeyler fısıldamışlardır o kalem sahiplerine.
Çok ilginçtir, aynı iddiaya paralel medyanın CHP'li yazarı Şahin Alpay yaklaşık bir yıl önce köşesinde yer vermişti.
Alman gazetesi bu iddianın ayrıntıları olduğunu ihsas ettirircesine şu bilgileri de veriyor:
Tayyip Erdoğan'ın, 2010 yılında verdiği talimatla Türkiye uranyum zenginleştirme tesisi kurmuş.
Anlaşılıyor ki ABD'nin, Rus'un, İngiliz'in, Fransa'nın ve hatta İsrail'in elinde bulunan ve o vasıtayla her halükarda "büyük devlet" oyunu oynadıkları atom silahının biz Türklerin elinde de bulunma ihtimali keyifleri kaçırıyor.
Bu batının Tayyip Erdoğan'ı niçin sevmediğini oturup bir kere daha düşünsün herkes.

TÜRK'ÜN İNSANLIKLA İMTİHANI...

Bir gerçeği hiç unutmayalım; dünyanın halini ahvalini belirleyen şey eninde sonunda güç ilişkileridir. Hiçbir devlet, en başta da Avrupalılar, asırlar boyunca kendileri için tehdit oluşturan bir milletin kontrol dışı güçlenmesini istemezler.
İyi ama Türkiye de soruyor işte: sizde olan atom silahı Türklerin elinde niye olmasın?
Üstelik batılılar insanlık sınavından hep sınıfta kalmışken...
Zaten bana göre Türkiye atom silahına, bu silahı elinde bulunduran batılıların insanlığına hiç güvenilmeyeceği için sahip olmalıdır.
Şimdi bakın, çağımızda insanlığa karşı en sorumlu davranan millet kim?
Son on senede yeryüzünün en az 100 ülkesinde 4 milyar dolara yakın yardım yapmış Türkiye.
Dünyanın neresinde bir felaket varsa oradaki insanların yardımına koşmuş.
Birleşmiş Milletler, Türkiye'nin insani yardım konusundaki müthiş başarılarından dolayı 2016'da ilk kez düzenlenecek Dünya İnsani Yardım Zirvesi'ni İstanbul'da yapacak.
Şu yaşadığımız günlere bakalım: Esat zulmünden kaçan 1 milyonun üzerinde insana kucağımızı açtık; onları tehlikelerden koruyoruz, onları barındırıyoruz, yediriyoruz, içiriyoruz, sağlık hizmeti veriyoruz ve ayrıca bu insanların çocuklarına eğitim veriyoruz.
Şu son 4 gün içinde 200 bine yakın Kürt, Türk'ün şefkatine sığınmış ve onlara da insanlık adına her türlü destek sağlanmıştır.
Bütün bu olaylar "tek dişi kalmış canavar" aval aval bakarken oluyor üstelik.
Dış yardımlar haricinde, sadece mülteciler için harcanan para miktarı 3,5 milyar dolara yaklaşmış.
Bu para Türk milletinin hazinesinden, yani cebinden çıkıyor.
O nedenle, bu dünyada hiçbir güç bize atom bombası dersi, IŞİD dersi filan verecek durumda değil.
Türk milleti tarihin kendisine çizdiği istikamette nasıl yürümesi gerekiyorsa öyle yürüyüp gidecektir.
Ak Parti Hükümetini sevin veya sevmeyin; ancak lütfen batılıların sevmediği Tayyip Erdoğan'la, "atom bombası yapıyor" diye korkulan ve tabi Birleşmiş Milletler Teşkilatı'nın "dünyada en fazla insani yardım yapan ülke" ilan ettiği Türkiye'yi bir arada düşünün.
İsterseniz düşünmeyin; gerçek bütün aydınlığıyla ortada duruyor.
BAŞÖRTÜSÜ MESELESİ...
Görüşüm, kendimi bildim bileli bellidir: benim ülkemde herkes istediği gibi giyinmeli, istediği gibi yaşamalı ve tercihlerinden dolayı asla kınanmamalıdır.
O nedenle Ak Parti Hükümetinin çıkardığı "Yaşam tarzı kanunu" herkes için hukuki teminattır.
Önce üniversitelerdeki ayıp ortadan kaldırıldı. Şimdi başörtüsü diye bir sorun ve istismar, kavga konusu yok üniversitelerde.
Sonra devlet dairelerinde çözüldü. Ben devlet dairelerinde şimdiye kadar başörtülü olup da taraflı davranan bir memuru ne gördüm ne de duydum.
Şimdi de liselerde ve ortaokullarda başörtüsü yasağı kalkıyor.
Bu kararı eleştirenler bilsin ki bu ülkede pek çok aile bu konuda mustaripti.
Bana kalsa ortaokulları bu kapsama almazdım. O yaştaki çocukların kendi hayatlarına dair sağlıklı kararlar vereceklerine inanmıyorum. Ama liseye gelmiş bir kız çocuğu artık tercihlerini olgunlaştırmış olacaktır ve başörtülü okula gitmek onun en doğal hakkıdır.
Sonuçta bu tartışma gündemimizden kalkmış olacaktır, bu bile kendi başına iyi bir gelişmedir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.