KARAMSARLARA İYİMSERLİK İÇİN NEDENLER...
Bu sözünü ettiğim olaylar hala ülkemizi etkilemeye devam ediyor. Ancak insanlarımızın mühim bir kısmı ısrarla kötümserlik ve karamsarlık üretirken, Türkiye onlara ve hepimize inat, peşpeşe iyimserlik duyguları doğuruyor.
Bütün olumsuz beklentilere rağmen, ekonominin büyüme hedefleri küçük sapmalarla tutturulacak gibi görünüyor.
Derecelendirme kuruluşları Türkiye'nin puanını düşürme gereği duymuyorlar.
Büyük kamu yatırımları hız kesmeden devam ediyor. Kürt sorunu çözüm yolunda yeni bir evreye girerken, Alevi sorununun çözümünde de yeni ve şaşırtıcı adımlar atılıyor.
Eğer ülkenizin başarılarından gurur duymaz ve ruh hastalarının yazdığı gazetelere bakar durursanız, gerçek dünyada olup bitenleri göremezsiniz. İçinize bir mutsuzluk bombası gibi yerleştirilen karamsarlık duyguları ile yatar kalkar, dünyayı kendinize zehir edersiniz.
2014'DEN UMUT VEREN TABLOLAR
2014 yılında elbette herşey istediğimiz gibi gitmedi. Büyük maden kazaları oldu. Soma'da ölen 301 işçimiz, İstanbul'daki asansör kazasında ölenler, Ermenek'de kaybettiğimiz insanlarımız hala alacağımız çok yol olduğunu gösteriyor.
Tüm bu olanlardan elbette hükümet sorumlu. O nedenle Ak Parti Hükümetini bu nedenlerle eleştirenler yanlış bir şey yapmıyor.
Ancak, aynı Ak Parti hükümeti bir şey yaptı ki, ona da herkesin dikkatini çekmek isterim. Bu kazalar olduktan sonra, daha önceki hükümetler gibi üstüne yatmadı; aksine mağdurların yaralarını en güçlü şekilde sarmaya çalıştı ve yasal eksiklikleri gidermek için Meclisi devreye soktu. Şu an da, TBMM'ne sunulan paketlerle Türkiye'nin çalışma ve iş güvenliği hukuku hemen hemen batı ülkeleri kriterlerini yakalamış durumda.
Tamam bunları görelim ama Türkiye'nin hayatı sadece bu üzücü tablolardan ibaret değil ki. Yılın başında Dünya Bankası Türkiye'nin "satın alma paritesi" bakımından İspanya'yı yakaladığını bildirdi.
Dünya Sağlık Örgütü raporunda Türkiye'de insan ömrünün 10 yıl uzadığı açıklandı.
Birleşmiş Milletler resmen açıkladı ki, Türkiye, dünyada en çok insani yardım yapan ülkeler içinde en başta geliyor. 4 milyar dolara yakın yardım yapmış Türkiye. Bir o kadar da Suriyeli sığınmacılara yardım ettiğini düşünün, bu ülkenin nasıl bir insanlık sınavından geçtiği çıkıyor ortaya.
Bununla her Türk büyük gurur duymalıdır.
O karamsar ruhlar yüzlerini dönüp bir de bu tablolara baksınlar. Kimsenin değil, ülkelerinin başarısı bunlar.
DİKKAT! KÖŞEDEN FISILDAYAN ADAM SİZE DURMADAN YALAN SÖYLÜYOR!
2014'ün sonuna geldik. Yaşadıkları ülkeye düşman olanların yemedikleri halt kalmadı. Yabancı devlet istihbarat örgütlerinin çevirmediği dolap kalmadı. Gezi artıkları her fırsatta huzurumuza hançer soktular. Kobani hainleri ihanetin en iğrenç ve en kanlı örneklerini gösterdiler bize. Ama Türkiye tüm bunları aştı geçti ve yolunda dümdüz yürüyor.
Bakın şimdi, herkes için şu son bir hafta içinde yaşanan olaylara dair üç tablo koyacağım önünüze:
Birinci tablo: alıntım yandaş bir gazeteden değil, Hürriyet'in 14 Kasım 2014 tarihli sayısından. TURKCELL Teknoloji Zirvesi kapsamında dünyaca ünlü bilim adamı ve fütürolog Michio Kaku'yu konuşmacı olarak ülkemize getiriyor. Söze şöyle giriyor futurist Kaku: "Türkiye fırlamaya hazır roket gibi".
Bunu söyleyen adam dünyanın en güvenilir insanlarından birisi.
Ülkeniz için harika bir şey söylüyor, kendinize eziyet etmeyi bırakıp ülkenizle birazcık gurur duymayı denemeye ne dersiniz?
İşte size ikinci bir tablo: alıntıyı yine yandaş bir Medya'dan değil, tam aksine Cumhuriyet gibi bir gazetenin Cüneyt Arcayürek gibi iflah olmaz bir Ak Parti düşmanının köşesinden yapacağım: bilindiği gibi Kobani olaylarından sonra çözüm sürecinin bittiğine dair fetvalar havada uçuşmaya başladı. Bizim karamsar kesim neredeyse zil takıp oynamak hallerindeydi. Sonra Hükümet gayet soğukkanlı bir biçimde çözüm sürecinin kriterlerini koyuverdi PKK'nın önüne. İşte CA bunları yazıyor köşesinde, tabi üzülerek...
Olay şu: MİT Müsteşarı Hakan Fidan İmralı'ya, Abdullah Öcalan'a gidiyor ve devlet adına şunları söylüyor:
1- Hemen silahlı adamlarınızı ülke sınırlarımızın dışına çıkartacaksınız.
2- Hemen asayişi bozan hareketlere bir son vereceksiniz, kamu düzenini bozucu eylemler yapanları tasfiye edeceksiniz.
3- Askerlerimizin, polisimizin şehit edildiği bir eyleme artık devlet tahammül göstermeyecektir.
Bunları söyledikten sonra şunu da ekliyor Hakan Fidan: "Çözüm sürecini istiyoruz ama böyle devam ederseniz bizim için çözüm süreci anlamsız bir yük haline gelir; sana ve örgütüne, yaptığınız her hareketin bedelini ağır bir biçimde ödeteceğimiz bir sürece gireriz; PKK nasıl ki barış sürecini kendisi için fırsata dönüştürmeye çalıştıysa, devlet de bu süreci bir hazırlık dönemi olarak geçirmiştir. Türk devleti her duruma hazırlıklıdır".
Her zaman söylediğim bir husus var: Abdullah Öcalan tehdit algılama-sezgileri çok gelişmiş bir teröristir ve Hakan Fidan'ın sözlerindeki devlet öfkesini anında hissetmiş olmalıdır. Öyle olmalıdır ki, örgütüne acil bir emir göndererek devletin şartlarının hemen yerine getirilmesini istemiştir.
Karamsarlar... şu olanların üzerinde düşünmeye ne dersiniz?
UTANMASI GEREKENLER UTANMASINLAR, UTANSINLAR!
Üçüncü bir tablo: Bu ülkenin karamsar insanlarını durmadan zehirleyen alçak, şerefsiz, hain ruhlu köşe yazarları durmadan Ortadoğu ve Suriye'deki olayları kastederek "Türkiye'nin bir dış politikası yok, ABD Türkiye'ye karşı, Türkiye yanlış işler yapıyor!" türünden yazdılar, çizdiler. Bu yazılara karşı bu köşeden birkaç defa yazdım "yahu insaf, PKK'nın, IŞİD'in, Esat'ın politikası oluyor da Türkiye'nin niye bir politikası olmasın? Türkiye'nin politikası var ve çok güçlü, mantıklı bir politika. Müttefiklerine şunu söylüyor Türkiye: Esat sorununu çözmeden diğer sorunları çözemezsiniz, gelin bütünlüklü bir plan üzerinde birlikte çalışalım!"
Ve bu günlere geldik! Ne oldu?
Bütün gazetelerde vardı dün, "ABD Suriye stratejisini yeniden gözden geçiriyor ve Türkiye'nin tezlerine yaklaşıyor! Esat'ı indirmeden terörle mücadele mümkün değil!"
Durmadan ülkesine hakaret edenler... iyi niyetli karamsar insanlarımız... yukarıda yazdıklarım Mars gezegeninde olmuyor, gözümüzün önünde oluyor.
Ülkenizle ilgili kendinizi azıcık olumlu düşünmeye zorlayarak daha çok mutluluk hormonu salgılamaya ve mutlu olmaya ne dersiniz?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- TÜRK'ÜN MALI, HERKES ONU KULLANMALI... (13 Kasım 2014)
- ÇERKEZ ETHEM'E AF OLAYI (12 Kasım 2014)
- ON KASIM KANUŞMALARI VE YÜKSELEN ATATÜRK (11 Kasım 2014)
- SARAY TARTIŞMALARI, ÜÇÜNCÜ BOYUT: HALA ANLAMADINIZ MI? MESELE SARAY DEĞİL!.. (10 Kasım 2014)
- SARAY TARTIŞMALARI, İKİNCİ BOYUT: BİLDİKLERİMİZ-BİLMEDİKLERİMİZ... (09 Kasım 2014)