Son günlerde Türk siyasetinde üzerinde durulması gereken en önemli açıklamayı MHP lideri Devlet Bahçeli yaptı. Kağıdın üzerine bir elips şekli çizerek önerdiği ekonomik modeli anlattı. Söylediği şu:
"Artık piramitte olduğu gibi en altta gelirden az pay alanlar ve en üstte gelirden en yüksek pay alanlar olmayacak. Bu elipsin en altında olduğu gibi sayıları az olan ve gelir dağılımında az pay alan yoksul kesim olacak. En üstte de sayıları az olan ve gelir dağılımından yüksek pay alan zenginler olacak. Ama tüm Türkiye'de yıllık gelirden daha yüksek pay alan mutlu bir çoğunluk yer alacak."
Devlet Bahçeli'yi tebrik ediyorum; siyaseti en doğru yerden yakalamış. Siyasi iletişimini orta sınıf ve orta sınıfın refahı üzerine kurmayan hiç bir siyasi hareket başarılı olamaz ve iktidar mücadelesinde mesafe alamaz. Kaldı ki milliyetçilik aslında tam da bir orta sınıf ideolojisidir. MHP bu perspektifleri oluşturmakta neden bu kadar gecikti, anlamak güç. Ama yine de Devlet Bey'in açıklaması hem partisi hem de siyasetin daha rasyonel argümanlarla yapılması bakımından önem taşıyor.
TAŞIYICI KOLON ORTA SINIF
TAŞIYICI KOLON ORTA SINIF
Gelelim şimdi yazının başlığına. Amerika'da yayınlanan bir kitabın adı bu. Orijinal adı "It's The Middle Class, Stupid!". Yani "Herşey Orta sınıftır, aptal!" gibi tercüme edilebilir. Yazarları James Carville ve Stan Greenberg. Kitap siyasetçiye "başka şeylerle uğraşarak zamanını ve enerjini boşuna harcama, siyaset orta sınıf üzerinden yapılır ve iktidara orta sınıf politikalarıyla gelinir" demek istiyor özetle. Amerika pratiğinden hareketle partilerin orta sınıfa dönük programlarını ele alıyor.Kitabın temel fikri orta sınıfın belirleyici özelliğine vurgu yapmaksa da başka şeyler de öğretiyor bize. Mesela, bizim siyaset dünyamızda aşırı kutuplaşmadan çok şikayet edilir ve bazı siyasetçilerimiz bundan dolayı kendi arkadaşları tarafından dahi suçlanır. Oysa kitap bize Amerikan siyasetinde de aynı şekilde bir sorun alanı olarak kutuplaşmanın varlığına işaret ediyor. Yani Sayın Bülent Arınç endişelenmesin, kutuplaşma her yerde var.
Kitap başka zihin açıcı bilgiler de veriyor bize: "insanların daha çok devlet istediğini" haber veriyor mesela.
Bizde Kamu Güvenliği Yasası'na karşı çıkanlar acaba halkın ne istediğini biliyorlar mı?
Yine aynı kitaptan Amerikan siyasetinin 5 önceliğini öğreniyoruz. Neymiş onlar?
1-Anayasa mahkemesinde ve Anayasada değişiklik yapılması.
2-Seçim harcamalarının şeffaflaşması.
3-Kampanyaların şeffaflaşması.
4-Medya şirketlerinin kampanya indirimi yapmaları.
5-Lobicilerin siyasetten uzak tutulması.
Bizdeki sorunlar başka ülkelerde de var, biz kendimize biraz fazla eziyet ediyoruz sanki.
AK PARTİ VE ORTA SINIF
AK PARTİ VE ORTA SINIF
Devlet Bahçeli geç de olsa keşfetti orta sınıfı. Ancak Ak Parti bu konuda epeyce bir mesafe aldı. Özal'ın "orta direk" metaforunu dikkate aldıkları biliniyor. Zaten 2002 yılında kuruluşundan itibaren bir orta sınıf partisi olarak inşa etti kendisini. Hükümet dönemindeki tüm sosyal ve ekonomik politikalarını yeni bir orta sınıf ve yeni bir burjuva sınıfı yaratma üzerine kurguladı.
Orta sınıfı büyütme ve yeni bir orta sınıf yaratma konusunda çok başarılı oldu ve bu başarısı da ona sürekli bir iktidar şansı verdi. Ancak aynı Ak Parti milli bir burjuva yaratma konusunda aynı başarıyı gösteremedi, bu başarısızlık Ak Parti'ye ve siyasete "kutuplaşma" olarak yansıdı.
Ama bir gerçek apaçık önümüzde duruyor. Ak Parti tarihimizde ilk kez orta sınıfı en geniş ölçülerine ulaştıran hükümetleri yönetmiş bir parti olarak belirmiştir.
Bunun tercümesi zenginleşmedir. Nitekim 3 bin dolardan 11 bin dolarlık kişi başı milli gelir seviyesine çıkmak bunun ifadesidir.
2002 yılında orta sınıfın genel nüfusa oranı yüze 21 iken, bugün yüzde 42'lere yükselmiştir.
Ak Parti'nin durmadan seçim kazanmasının ve önümüzdeki seçimi de kazanacak olmasının asıl sebebi budur.
Siyaset tarlasında hala öküzle çift süren siyaset esnafı bu ilişkiyi anlayamadığı sürece güneşin altında daha çok kavrulacaktır.
