Gelin öncelikle şu hususta anlaşalım.
Çünkü burası çok önemli. Sizin asıl derdiniz ne? Gerçek niyetiniz nedir? Üzüm yemek mi bağcı dövmek mi? İşin doğrusunu konuşalım. Tarımda felaket tellallığının tam zamanı diye mi düşünüyorsunuz? Eğer öyleyse, böyle tarım gazeteciliği olmaz! Elbette Tarım ve Orman Bakanlığının her yaptığı doğru değil. Yapılan yanlışları mutlaka eleştirelim.
Ben de bu köşeden yeri geldiğinde eleştiri yapıyorum. Ya da son 'Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketi'nden tarıma yönelik çok somut destekler çıksaydı, ne kadar isabetli olurdu, değil mi? Bu eksikliğin mutlaka telafisi gerekir. Yapılırsa, özellikle çiftçilerimiz açısından moral verici ve finansal yönden de çok destekleyici olur. Bunları 'Tarım dostu' olan herkes söylemeli.
FELAKET TELLALLIĞI
Bir arkadaşımız var. Fırsat bu fırsat diyor. Ama yaptığı etik değil. Mesela, "Gerekli önlemler alınmazsa, bir iki ay içinde kıtlık olur!" diyor. Hangi veri, bilgi ve belgeye bakarak konuşuyorsunuz?
Türkiye'nin aylarca yetecek kadar tarım ve gıda ürünü olduğunu bilmiyor musunuz?
Bilmiyorsanız, bende var, rakam ve istatistikleri iyi takip ederim, hepsini size göndereyim. Bu gerçekler ortada iken, ortalığa korku salma peşinde koşmak yakışık alıyor mu? Tam anlamıyla, 'ajitasyon' ve 'popülizm', başka bir şey değil. Galiba bu arkadaşımız şu gerçeği tam anlamıyor.
Küresel bir felaket ile karşıyayız! Gerek ekonomik gerekse sosyal açıdan tüm ülkeler yani hepimiz, dolayısıyla dünyanın her köşesinde çiftçiler bu büyük afetten ne yazık ki olumsuz etkilenecek. Bundan kaçış yok. Ama tabii yapılabilecek işler, alınabilecek tedbirler olmalı. Sorun bunları dile getirirken veya tarım gazeteciliği yapayım derken, mutlaka bilgiye ve analize dayalı yorumda bulunmak yerine işi tamamen siyasete dökmek.
BUĞDAY GERÇEĞİ
"Türkiye 2019'da 10 milyon ton buğday aldı. Yüzde 80'i Rusya'dan aldı. Putin şimdi 'istediğin kadar para ver, satmam' diyor. Ne yapacaksın?" diye yazıyor arkadaşımız. Bu kadar tek taraflılık olur mu Allah aşkına? İthal edilen buğdayın Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında değerlendirildiğini ve bu sayede Türkiye'nin dünya un ihracatında birinci, makarna ihracatında ikinci sırada olduğu bilmiyor musunuz? Türkiye bu yıl 20 milyon ton dolayında buğday üretecek. Her türlü iç tüketim 19 milyon ton kadar. Başka ifadeyle Türkiye hububatta zaten kendine yeterli bir ülke. Bu bir küresel felaket olduğuna göre çok çaresiz kalırsanız, hiç buğday ithal etmezsiniz, sorun çözülür.
KÜRESEL AFET VE TARIM
Verilecek çok cevap var da, şimdilik bu kadar diyelim. Ancak içinde yaşadığımız zorlu günler bütün dünyaya tarım ve gıdanın stratejik önemini bir kere daha hatırlatmış oldu. Yeri gelmişken, Tarım ve Orman Bakanlığının iletişim planlaması ile ilgili olarak çok daha fazla bir çaba içine girmesi gerektiğini not edelim. Bakan Dr. Bekir Pakdemirli'nin sıklıkla kamuoyu önünde tarım ve gıda sektörüne ama özellikle çiftçilerimize sahip çıktığını ifade eden bir söylem ile güçlü bir duruş sergilemesi bugünler için herkesin beklentisi durumunda. Son söz; bunları yazmamın sebebi "Tarım gazeteciliği"nin siyasete bulanınca nasıl bir tarafgirliğe dönüştüğünü vurgulamaktır. Tarafsız olmanız şart değil, fakat fanatizme bulaşmayın. Akılcılık, 'Hem nalına hem mıhına vurmayı' işaret ediyor. Ben şahsen elimden geldiği kadar öyle yapmaya çalışıyorum. Tavsiye ederim.