Tarım ve gıdanın geleceği bize bağlı
Mart ayından itibaren dünya ile birlikte çok farklı bir süreç yaşıyoruz.
Bu dönemde farklılıklardan biri de şu oldu; fiziki ve yüz yüze toplantı ve etkinlikler neredeyse bitti, yerine sanal diye adlandırdığımız internet ortamında düzenlenen görüşme ve buluşmalar geldi. Tabii bu hep böyle devam etmeyecek, bir süre sonra (o süreyi bilmemiz şu anda mümkün değil) yine herhalde çok uzun yıllardır alıştığımız düzen geri gelecek. Ancak sanal toplantıların da faydası tartışılmaz. Öyle ki birkaç saat içinde dünyanın hemen her bölgesinden insanlarla aynı anda görüşebiliyoruz.
Bu çerçevede özellikle uluslararası düzeyde gerçekleşen tarım ve gıda etkinliklerini yakından izlemeye çalışmak hepimiz için yeni ufuklar açıyor.
■ ÇİFTLİKTEN ÇATALA - Geçtiğimiz Salı günü önemli bir yabancı sivil toplum kuruluşu olan Barilla Vakfı ile Amerikalı FoodTank adlı kuruluşun birlikte düzenlediği, "Resetting the Food System; From Farm to Fork" yani "Çiftlikten Çatala Gıda Sisteminin Yeniden Oluşturulması/Kurgulanması" olarak ifade edebileceğimiz bir başlık altında dünyaca ünlü isimler bir araya geldi. Üç saat süren toplantıyı başından sonuna kadar izledim. Birbirinden değerli görüş ve önerilerin dile geldiği sanal etkinlik gerçek bir fikir ziyafeti oldu. Tam da burada altını çizmek istediğim bir husus var.
Tarım ve gıdanın geleceği konusunda görüşlerini açıklayan 30'a yakın uzman kişi arasında yine 'bizden' daha doğrusu Türkiye'den kimse yoktu! Okurlarımız hatırlarsa, geçen haftaki yazım bu husus üzerine idi. Peki böyle bir küresel çalışmaya davet edilebilecek uzmanımız mı yok? Tekrar edeyim, fazlasıyla mevcut. O zaman sorun ne? Sorun tanınmamak ve bu alanda sektörel uluslararası ilişkilerin zayıf olması. Bu kadar basit!
■ BÖYLE GELMİŞ, BÖYLE GİTMEZ
- Şimdi konuya dönersek; toplantıda vurgulanan ve öne çıkan görüşlerin odak noktası, "Tarım ve gıdayı yeniden ele almak ve tasarlamak" şeklinde özetlenebilir.
Konuşmacılar diyor ki, dünyada bugünkü gıda üretim ve tüketim modeli 1950'li yıllardan sonra tasarlandı ancak aradan çok zaman geçti. Bu süre içinde tarım ve gıda üretiminde muazzam artışlar meydana geldi, nüfus sıçrayarak artmış olmasına rağmen kitlesel refahta büyük gelişmeler ortaya çıktı. Fakat tarım ve gıda sektöründe görülen küresel gelişmelere karşılık iklim değişikliği ve çevre kirliliği ile birlikte gıda israf ve kayıpları çok rahatsız edici boyutlara ulaştı. Konuşmacıların ortak kararı, "Böyle gelmiş, böyle gitmez," olunca, doğallıkla, 'Döngüsel ekonomi' ve 'Döngüsel tarım' kavramları gündeme damgasını vurdu.
■ SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ANAHTAR
KAVRAM - Bundan sonra ne olacak ya da neler olmalı sorusuna gelince; madem bugünkü küresel modeli 'bizler' yarattık, öyleyse tarım ve gıdayı yeniden ele alacağız ve yeniden tasarlayacağız! Yeter ki bu konuda bilinçli ve kararlı olalım.
Burada stratejik hedef belli. Birleşmiş Milletler (BM) Tarım ve Gıda Örgütü (FAO) tarafından belirlenen ve 17 maddeden oluşan "2030 Yılı Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri"ne ulaşmak... Seçilen anahtar kavram ise 'Sürdürülebilirlik'...
Dolayısıyla bir yandan dünyada herkese yetecek kadar gıda üretimi yapılıyor, diğer yandan yüz milyonlarca insan açlık içinde yaşıyor. Bir de iklim ve çevre sorunları derken, tarım ve gıdada üretim ve tüketim kalıplarını yeniden tasarlamak tarihi bir görev olarak insanlığın karşısına çıkıyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.