Tasavvuf kurumları toplumumuzda çok etkiliydi. Bunları bugünkü tabirle yaygın eğitim veya sivil toplum kuruluşları olarak görmek mümkündür.
Geçen yüzyıllarda İzmir'deki tarikatlerden söz ediyorduk. Kadirilik bunlardan biridir. Abdülkadir Geylani (ö.1166) tarafından kuruldu. Kadirilik'i Anadolu'ya ilk olarak Eşrefoğlu Rumi (ö.1470) getirdi.
İstanbul'a ise İsmail Rumi (1631) vasıtasıyla girdi. Onun öncülüğünde Edirne, Bursa, İzmir, Manisa dahil, kırk kadar yerde tekke ve zaviyeleri kuruldu. Bu aşı tutmuş olmalı ki İzmirli Kadiri şeyhi İsmail Şerhi Efendi'nin babasının 1786 senesinde burada bir tekke yaptırdığından söz edilir.
TEKKE-MEDRESE BERABERLİĞİ
İzmir'de çıkan Ahenk gazetesinin 16.05.1910 tarihli nüshasında şöyle bir ilan yer alır: "Vatan Kulübü'nden: İçinde bulunduğumuz ayın 5. çarşamba gecesi kulübümüzde, Salepçioğlu medresesi müderrisi Şeyh Nuri el-Kadiri Efendi tarafından bir vaaz verilecektir. Adı geçen gecede kulübümüzün umuma açık bulundurulacağı ilan olunur."
Maalesef bu zat hakkında fazla bilgimiz yoktur. Ama ilandan şunu anlıyoruz: Kendisi bir Kadiri şeyhidir, kabul edilmiş bir ilmi hüviyeti olmalı ki, Salepçioğlu medresesinde müderristir, umuma hitap edecek seviyede bir şöhret ve hitabet sahibidir.
Yine anlıyoruz ki Salepçioğlu Camii, külliyenin bir parçasıdır. Orada ayrıca bir de medrese bulunmaktadır. Nuri Efendi hem bir Kadiri şeyhidir, hem de bu medresede müderris yani öğretim üyesidir.
COŞKULU ZİKİRLER
Şehabettin Ege Eski İzmir'den Anılar kitabında İzmir'deki tekkeler hakkında bilgi verirken, "Mevleviler, Bektaşiler, Rifailer, Kadiriler ve diğerleri vardır" der. Yakın akrabalarından birini şöyle tanıtır: "Büyük amcam Kadiri Şeyhi Cemaleddin Efendi'nin Pazaryeri civarındaki tekkesinde ayinler salı günü öğleden sonra yapılırdı ve bu tekkeye "Salı Tekkesi" ismi verilmişti." Ne yazık ki başka bir bilgi aktarmaz.
Tekkelerin ayin günlerine göre de isimlendiği görülüyor. Rifai, Kadiri, Halveti gibi sesli zikir yapan tekkelerin ayin günlerinde birçok meraklı da bulunurdu. Bunların o tarikatin mensubu olması şartı yoktu. Kendilerine ayrılan bölümde zikri seyrederlerdi. Kuvvetli zakirlerin bulunduğu ayin saatleri, yüksek seviyede bir musiki ziyafeti şeklinde geçerdi. Ayrıca ruhi-manevi duyguları kanatlandıran bir özelliğe sahipti.
Naci Gündem ise Günler Boyunca Hatıralar'da bir başka Kadiri dergahından söz eder: "Kadirilerin tekkesi İkiçeşmelik civarında Yağhane sokağındaydı. Bu tarikata girmek pek de kayda tabi değildi. Dileyen kimse hatta ayinleri esnasında bile bu topluluğa katılabilir ve memnuniyetle karşılanırdı. (Yazar, ayin seyretmekle tarikate girmeyi karıştırıyor olmalı. MD) Her tarikatte olduğu gibi burada da şeyh mihrapta ve postun üzerinde mevkiini alırdı. Yatsı namazından sonra -haftanın muayyen günlerinde- fazladan ibadet vesilesiyle bu gibi topluluklara adeta can atarlardı." Konuya devam edeceğiz.
NOT: Önceki yazımızda A. Vehbi Efendi'nin Manisa'ya 1853'te geldiği yazılmış, doğrusu 1833 olacak. MD