Davutoğlu ve kültürümüz
Başbakan çok güzel bir konuşma yaptı. Onun zihniyet dünyasını yansıtan sözlerinin çok kısa bir özeti şöyle:
Seçim sonuçlarını Konya'da takip ettim. Hz. Mevlana türbesinde bir süre yalnız kalıp tefekkürde bulundum. Orada halka söylediklerim bu tefekkürün bir devamıdır.
Hz. Mevlana'nın 'Biz bu tertemiz tarlalara sevgiden başka tohum ekmedik' sözü ekseninde konuştum. Muhabbet ekenler muhabbetle karşılanırlar. Allah bizi bu muhabbet yolundan ayırmasın.
Siyaset hiçbir şekilde manevi anlamından uzaklaştırılamaz. İnsana muhabbeti olmayanın siyaset yapması zulmün kapısını aralamaktır.
Sonra Ankara'ya Hacı Bayram'a geldim. Bakan ve başbakan olduğumda da ilk sabah oradaydım. Orada bu topraklara ait olan tarihi sorumluluk, yüreğinizi derinden etkiler ve yaşanan bütün siyasi ya da sosyal olaylara bir anlam katar.
SANATIN ÖNEMİ
Bu mekan, Topkapı Sarayı önemlidir. Burada bir kez daha ecdattan aldığımız emaneti en iyi şekilde gelecek nesillere aktarma gücünü ve kudretini vermesini Allah'tan niyaz ederim.
Sanat ve estetik boyutunu kaybetmiş siyaset bir müddet sonra kabalaşır, nezaketini, zarafetini kaybeder ve gönüllere hitap edemez olur. Siyaset ancak ve ancak bir sanat boyutuyla estetik bir derinlik kazandığı zaman insanileşir, tarihleşir, ulvileşir. Siyasetçi de ancak sanat ehline hürmetle kendi haddini bilmeyi öğrenir.
Gazanfer Özcan bir aile bütünlüğünün nasıl olacağını, tiyatro sanatıyla güzel bir örnekle halkımıza gösterdi. Kuruntu Ailesi, o yıllarda herkesin takip ettiği, tatlı, sevimli, "içeriden" bir aile anlatımıydı.
Mersiye ve onu okumak his, ses ve sözü bir araya getiren bir büyük sentezdir.
Yazar Beşir Ayvazoğlu ile de dostluğumuz çok eskidir. Onun özellikle biyografi eserleri büyük önem taşır. Kültür konularını, ansiklopedik bilgileri sıkmadan, edebi bir anlatımla sunabilen Beşir Bey'i tebrik ediyorum.
KUBBEALTI VAKFI
Kubbealtı Vakfı geçmişten bu yana çok önemli kültür hizmeti yaptı. 70'li yıllarda biz, kültür sohbetlerine susamış bir nesildik. Kubbealtı'na gittiğimizde edebin, fikrin, şiirsel bir ortamın ve gelenek ve modern hayat arasındaki geçişkenliğin bütünüyle gözlenebildiği bir hayat içinde kendimizi bulurduk.
O yıllarda kültürel hayatımızın sembol yerlerinden biri Kubbealtı'ydı. Şimdi baktığımızda, o bize kadim vakıf geleneğinin aşkla, sevdayla, özveriyle modern sivil topluma nasıl dönüşebileceğinin ve oradan yetişenlerin nasıl değişik şekillerde toplum hayatında yer alabileceğinin güzel örnekleriydi.
Konuşmanın daha geniş şekli bakınız: basbakanlik.gov.tr
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.