Seçimi sindirmek
Geçen hafta değerli bir dostumla telefonda görüşürken, bilindik soruyu sordum: "Nasılsın?" İyiyim, dedi ve ilave etti: "Seçim sonuçlarını sindirmeye çalışıyoruz."
Biraz şaşkınlıkla karşıladım. Hangi partiye oy verdiğini tam olarak bilmiyorum. "Nasıl yani?" dedim. Dostum izah etti:
"Muhalefet partilerinin seçim sonuçlarını sindirmeleri zordur, bu anlaşılır bir şeydir. Ama seçimden başarıyla çıkanların işleri de kolay sayılmaz. Parlak bir başarıyı sindirebilmek dikkat ister, gayret ister."
Çok kere hikmetli sözler sarf eden arkadaşımın bu ifadesi kafamda bir şimşek çakmasına yol açtı.
Gerçekten net bir başarıyı sindirmek, şımarmamak, rakiplerini ezmemek, değersiz görmemek azami gayret ister.
Ak Parti'ye oy vermeyen yüzde elli de bu ülkenin insanıdır. Bir kısmı kendini çok huzursuz hissediyor. Unutmamalı ki onlar da vatandaştır.
Sayın Başbakan'ın bu bilinçte olduğu, ilk akşam söylediği kucaklayıcı ve sevgi tohumlarıyla yüklü sözlerinde görüldü.
Bu anlayışın icraatla desteklenmesi ve iktidarın her kademesi tarafından sahiplenilmesi dileğimizdir.
Edebali'nin Osman Gazi'ye dediği gibi: "Bundan sonra öfke bize, uysallık sana. Gücengeçlik bize, gönül almak sana. Suçlamak bize, katlanmak sana. Geçimsizlik, uyumsuzluk, anlaşmazlık bize, adalet sana."
Kafam karışmasın diye
Erzurum Atatürk Üniversitesi'nin yeni akademik yılı açılış töreninde konuşan Vali Ahmet Altıparmak, ilginç bir ifadeye yer verdi:
"20-30'a yakın genci karşıma aldım, mülakat yapıyordum. 'Neler okuyorsunuz?' diye sorduğumda biri bana 'Kafam karışmasın diye okumuyorum.' dedi. Kafan bitmiş senin, kafan kopsun, kafa mı kalmış sende zaten" diye konuştu.
Gerçekten üzücü bir durum.
Muğla ve Antalya valiliklerinden tanıdığımız Ahmet Altıparmak doktorası olan entelektüel, yani fikri meselelerle uğraşan kültürlü, münevver bir kimsedir.
Okumayan gençlerin çokluğu onu hayli üzmüş olmalı ki, biraz acı konuşmuş.
Üç güzel insan
Okuması az da olsa, ortalama insanımızın, hakkı olmayan şeye el uzatmadığına dair yaşanmış birçok örnek vardır. "İyiler ve İyilikler" adlı kitabımda bunlara yer vermiştim.
İşte yeni misaller: "Bugün Türkiye'de unutkanlık ya da başka bir sebeple insanların her zaman başına gelebilecek 'para kaybetme' olayının tatlı bir şekilde sonlandığı üç olay yaşandı. İstanbul'da VIP tuvalette 75 bin TL bulan bir işçi, havalimanı yönetimine parayı teslim etti.
Adana'da döviz ofisinden 10 bin TL fazla para verilen kişi parayı geri getirdi. Bursa'da kuru temizleme işi yapan bir esnaf, takım elbisenin cebinde bulduğu 3 bin lirayı ceketi temizledikten sonra ceketin cebine geri koyarak sahibine iade etti"
(Hürriyet, 6 Kasım 2015)
Biraz şaşkınlıkla karşıladım. Hangi partiye oy verdiğini tam olarak bilmiyorum. "Nasıl yani?" dedim. Dostum izah etti:
"Muhalefet partilerinin seçim sonuçlarını sindirmeleri zordur, bu anlaşılır bir şeydir. Ama seçimden başarıyla çıkanların işleri de kolay sayılmaz. Parlak bir başarıyı sindirebilmek dikkat ister, gayret ister."
Çok kere hikmetli sözler sarf eden arkadaşımın bu ifadesi kafamda bir şimşek çakmasına yol açtı.
Gerçekten net bir başarıyı sindirmek, şımarmamak, rakiplerini ezmemek, değersiz görmemek azami gayret ister.
Ak Parti'ye oy vermeyen yüzde elli de bu ülkenin insanıdır. Bir kısmı kendini çok huzursuz hissediyor. Unutmamalı ki onlar da vatandaştır.
Sayın Başbakan'ın bu bilinçte olduğu, ilk akşam söylediği kucaklayıcı ve sevgi tohumlarıyla yüklü sözlerinde görüldü.
Bu anlayışın icraatla desteklenmesi ve iktidarın her kademesi tarafından sahiplenilmesi dileğimizdir.
Edebali'nin Osman Gazi'ye dediği gibi: "Bundan sonra öfke bize, uysallık sana. Gücengeçlik bize, gönül almak sana. Suçlamak bize, katlanmak sana. Geçimsizlik, uyumsuzluk, anlaşmazlık bize, adalet sana."
Kafam karışmasın diye
Erzurum Atatürk Üniversitesi'nin yeni akademik yılı açılış töreninde konuşan Vali Ahmet Altıparmak, ilginç bir ifadeye yer verdi:
"20-30'a yakın genci karşıma aldım, mülakat yapıyordum. 'Neler okuyorsunuz?' diye sorduğumda biri bana 'Kafam karışmasın diye okumuyorum.' dedi. Kafan bitmiş senin, kafan kopsun, kafa mı kalmış sende zaten" diye konuştu.
Gerçekten üzücü bir durum.
Muğla ve Antalya valiliklerinden tanıdığımız Ahmet Altıparmak doktorası olan entelektüel, yani fikri meselelerle uğraşan kültürlü, münevver bir kimsedir.
Okumayan gençlerin çokluğu onu hayli üzmüş olmalı ki, biraz acı konuşmuş.
Üç güzel insan
Okuması az da olsa, ortalama insanımızın, hakkı olmayan şeye el uzatmadığına dair yaşanmış birçok örnek vardır. "İyiler ve İyilikler" adlı kitabımda bunlara yer vermiştim.
İşte yeni misaller: "Bugün Türkiye'de unutkanlık ya da başka bir sebeple insanların her zaman başına gelebilecek 'para kaybetme' olayının tatlı bir şekilde sonlandığı üç olay yaşandı. İstanbul'da VIP tuvalette 75 bin TL bulan bir işçi, havalimanı yönetimine parayı teslim etti.
Adana'da döviz ofisinden 10 bin TL fazla para verilen kişi parayı geri getirdi. Bursa'da kuru temizleme işi yapan bir esnaf, takım elbisenin cebinde bulduğu 3 bin lirayı ceketi temizledikten sonra ceketin cebine geri koyarak sahibine iade etti"
(Hürriyet, 6 Kasım 2015)
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.