Hoş geldin Ramazan
Ramazanın 4. gününde okuyucularıma bu mübarek ayın güzellikler getirmesini dilerim. Ramazan, dini-manevi atmosferin en yoğun şekilde kendini hissettirdiği ve yaşandığı bir zaman dilimidir. Ayrıca yardımlaşma ve sosyal dayanışma bu ayda en ileri boyutlara varır. Ramazanın belirgin ibadeti oruçtur.
Oruç ibadeti, çok yönlü ve uzun süreli bir sabır uygulamasıdır. Hz. Peygamber'in ifadesiyle "Sabır imanın yarısı, oruç ise sabrın yarısıdır." Dolayısıyla değeri o nispette yüksektir. Bu müjdeyi bizzat yüce Allah veriyor:
"Kulum arzularını, yemesini ve içmesini ancak benim hoşnutluğum için terk etmiştir. O halde oruç benim içindir, mükafatını da ancak ben veririm."
ORUÇTA İHLAS
Bilindiği üzere ibadetlerin manevi değerini arttıran baş sebep, onlardaki ihlastır. Yani, ibadeti sadece ve sadece Allah için yapmaktır. Başka ibadetlerde, namazda, zekatta, hacda gösteriş ve riya tehlikesi daha fazladır. Çünkü bunların görünen yönleri daha fazladır. Oruç ise tamamen kul ile Allah arasında kalmaktadır. Kişinin oruçlu olduğu her zaman fark edilmez. Demek ki oruç, ihlas unsurunun ağır bastığı ibadettir.
O halde orucun önemli edeplerinden biri, onu mümkün mertebe gizlemek, hele reklamını hiç yapmamaktır. Oruçluyum diye tafra satmamalı, etrafımıza karşı kırıcı olmamalı, iş yerinde işi gevşetmemeliyiz. Allah'tan beklenecek mükafatı patrondan veya amirden bekleyen bir tavır içinde olmamalıyız. Allah için olması gereken orucunu çevresine sıkıntı vererek yahut da kayırma veya ilgi bekleyerek manevi değer kaybına uğratmamalıdır. Bütün bunlar, oruca değer katıcı olan ihlas unsurunu silip süpüren davranışlardır
ORGANLARIN ORUCU
Oruçlu iken gözün kulağın, dilin kısacası, bütün organların ve duyguların korunmasına özel bir dikkat gösterilmelidir. Ta ki, Ramazan ayında kazanacağımız bu güzel hasletler, yıl boyunca bizde bir meleke, bir karakter halini alabilsin.
Mesela gözümüzü, bizi kötü ve zararlı duygulara sürükleyecek, Allah'ı hatırlamaktan alıkoyacak kötü şeylerle meşgul etmemeliyiz.
Dilimizi yalan, dedikodu, çekişme, koğuculuk ve çirkin sözlere alet etmemeliyiz. Peygamber efendimiz buyurur ki: " Oruç bir kalkandır. Sizden biri oruçlu iken, cahillikle kötü söz söylemesin. Şayet birisi kendisine sataşırsa: 'Ben oruçluyum', diyerek ona uymasın."
Dili korumak kafi değildir. Kulağı da korumak gerekir. Dinin ve aklın hoş görmediği şeyleri, bir yerde konuşulan boş ve zararlı şeyleri dinlemek de orucun özünü zedeler. Bu türlü şeylerin konuşulmasına engel olamıyorsak, hiç olmazsa oradan kalkıp giderek, onaylamadığımızı belirtmeliyiz.
Bütün bunları gözümüzde büyütmemeliyiz. Bu, insan olmanın bir gereğidir. Herhangi bir hayvanı da bir yere kapatsak, akşama kadar yiyip içmeden durabilir. Ama bu, oruç sayılacak mıdır? Hz. Peygamberimiz ne buyuruyor: "Nice oruç tutanlar vardır ki, tuttukları oruç neticesi, açlık ve susuzluktan başka karları yoktur." Gerçek oruç insanı manen yüceltir, meleklere yaklaştırır, daha ahlaklı kılar.
DÜZELTME: Bir önceki yazıdaki isimlerden Sadık Salia "Fadil Salyan", Şeyh Reşid ise "Şeyh Rüjdi" olacak.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.