"Toprak damlı Evlerin Çocukları" kitabında, Karaman kökenli entelektüellerin kısa hayat hikayeleri bulunduğunu evvelce belirtmiştim. Bugün bunlardan Asuman Güven Aksoy'un yazdıklarından söz edeceğim.
Asuman Hanımın emsallerine göre daha müreffeh bir ailesi olduğu anlaşılıyor. İlk, orta ve lise tahsilini Karaman'da yapar. Sınıf arkadaşı Ercüment'le kitap değiş tokuşunda bulunur. Nazım Hikmet'in kitaplarını birlikte okurlar. Bir Amerikan bursuyla lise son sınıfı, ikisi birlikte Amerika'da okurlar.
Asuman Güven Ankara Ü. Fen Fakültesini bitirir. Matematik alanında ODTÜ'de mastır ve TÜBİTAK bursuyla Amerika'da doktora yapar. Kocası Ercüment'le birlikte Amerika'ya yerleşir. Oğulları Can ve Sinan matematik doktorasını alınca bütün aile doktoralı olur.
Üniversite hocası Asuman Hanım ve ailesi 40 yıldır Amerika'da yaşıyor. Onu yakından tanıyan Amerikalı bir profesör arkadaşı şöyle dermiş: "Onu Türkiye'den alabilirsiniz, ama Türkiye'yi ondan asla!" kendisi ilave eder: "Türkiye ve Karaman benim hep içimde kalacak."
ESKİ KADINLARIMIZ
Asuman hanımın Türkçe ifadesi çok güzel. Karaman hasretliğini ve çocukluk anılarını güçlü bir şekilde dile getirir. Babaannesinin, annesinin şahsında eski zaman kadınlarını anlatır:
"Hep düşünmüşümdür, bu kadınlar ne özverili insanlardı, dünya ile barışık, şikayetsiz, kolaymış gibi bir dolu iş yaparlardı. Hem yemek yaparlardı hem çocuk büyütürler hem de dantel işlerlerdi. Bu özveri sayesinde oluşmuştur benim bir sürü mutlu anılarım. Bu kadınları hiç unutmadım, ilerde kendim anne olunca da hep onları hatırladım."
19 MAYIS GÖSTERİLERİ
Annesinden söz ederken bir zamanlar ciddi problem olan 19 Mayıs gösterilerine değinir: "Annem orta ikiden ayrılan çocuklardan. Aslında 19 Mayıs kutlamaları sebep olmuş okuldan ayrılmasına. Açıklayayım: Annem güzel bir genç kız, pak beyaz. 19 Mayıs kutlamalarında gençler şortla sahada jimnastik yapacak. Dedem bunu uygun görmemiş. Beden eğitimi dersinden de bu yüzden ikmale kalınca, öyle utanmış ki bu tutucu tavrı gidip izah edememiş hocasına. Dedem de 'tamam evde otursun' deyivermiş! "
"Annemin içinde bir sızıydı bu, bana hep 'oğullarım okusun başarılı olsunlar isterim ama benim için önemli olan senin okuman Asuman, kendi ayaklarının üstünde durman' derdi. Bunun bana ne kadar doğru bir öğüt olduğunu zer zaman hissetmişimdir. Yıllar sonra yaşlılığında 'anne yapmak isteyip de yapamadığın ne oldu hayatta?' diye sorunca, 'bir, yabancı bir dili iyi konuşmak; iki, iyi ata binmek; üç iyi araba kullanabilmek' demişti."
BEYİN GÖÇÜ
Yargıtay Üyesi Nurten Abacı Utku, bir başka beyin göçü örneği verir: "Anneciğim ilkokul bitirmiş, okumayı çok arzu etmesine rağmen anneannem göndermemiş. Çok üzülüp, ağlamış. Anneciğim, o nedenle biz çocuklarının okuması için çok büyük emek verdi. Devamlı 'Okuyun, diplomanız kolunuzda altın bileğiniz olsun' derdi. Babam da annemi bu konuda desteklemiştir. Erkek kardeşim Ahmet Erdoğan da 1979'da Robert Koleji kazandı, ardından Boğaziçi Üniversitesi'nden mezun oldu ve daha sonra yüksek lisans için gittiği Amerika'ya yerleşti."