Huzursuz bir Cuma namazı
.
Camimizin bir iç bir dış olmak zere iki avlusu var. Cuma günleri her ikisi de dolu olur. Ben namazı sandalye üzerinde kıldığım için, dış avluya bitişik muhtarlık bürosunda kılarım.
Caminin dış avlusunun çoğunu ayakta bekleyen cenaze yakınları işgal etmişti ve kendi aralarında sürekli konuşuyorlardı. Cuma hutbesi başladı, konuşmalar ve gürültü bitmedi. Bu yüzden okunan hutbenin sözleri iyi anlaşılmadı.
Bir ara dışarıya çıkıp baktım. Cenaze için gelenler öbek öbek, kadınlı erkekli birbiriyle muhabbet ediyorlar. O sırada hutbe okunuyor, fakat dinleyen kim! Herkes kendi aleminde. Bir kısmı sigara tüttürerek habire konuşıyorlar.
KÖRELEN BİLİNÇLER
Bu kalabalık cenaze için gelmiş. Cumadan sonra kılınacak olan cenaze namazı bir ibadettir. Gelen insanların bunun bilincinde olmadığı anlaşılıyor. Ayrıca Cuma namazı önemli bir ibadettir. Okunan hutbenin sessizce dinlenmesi gerekir. Anlaşılan o ki, ayakta bekleyen ve durmadan konuşan kalabalığın Cuma ile ve namazla bir ilgileri yok. Ama Cuma namazı için gelmiş, önlerinde ve arkalarında namaz kılmakta olan cemaatin sükunet içinde namaz kılıp hutbe dinlemelerine engel oluyorlar.
Doğrusu çok üzüldüm. Şuna alışmıştık; cenazeye gelip de namazı kılmayan ve kenarda bekleyen bir grup insan hep olurdu. Ama bu defa gürültü yapıldığı için Cuma namazı kılanların huzuru kaçıyordu.
Neden böyle olduk? Eminim ki ayakta bekleyen kimselerin pek çoğu iyi insanlardır. Ama kalabalık psikolojisi içinde olaya kendilerini kaptırıp bilinçleri körelmektedir. Bu yüzden cami adabı, başkalarına saygı, Cuma namazı ve ibadetin kutsallığını unutmaktadırlar.
PİLAV İKRAMI
Bitmedi. Camimiz işlek bir caddenin kenarındadır. Cenaze için gelenler, araçlarını yol kenarına ikişer sıra park etmişler. Cadde tek şeride düşmüş, tarfik ilerlemiyor.
İzmir'de yaygın bir adet var, ölenler adına lokma dağıtılır. Bunun için düzenlenmiş lokma araçları var. Sıcak sıcak lokma ikram edilir. Bizim camide hemen hemen her Cuma bir veya iki lokma arabası bulunur.
Bugünkü cenaze sahipleri varlıklı olmalı ki, biri sıcak aşure dağıtıyordu. Az ilerisinde bir başka araçta tavuklu pilav ve ayran ikram veriliyordu. Tek şeride düşmüş caddenin kenarındaki bu araçtan pilav almak üzere uzın bir kuyruk oluşuştu.
Bu kalabalık trafiği daha da engellemekte. Bir de baktım, pilavını alan birisi yerde acılı bir yüzle oturmakta. İlerlemeye çalışan bir araba ayağını ezmiş. Bir gürültü, bir tartışma, neredeyse kavga çıkacak. Ne arabanın, ne de ayağı ezilen adamın kabahati var. Aniden gelişen durum sebebiyle ikisi de aşırı kalabalığın kurbanı.
Hayır yapmak amacıyla yola çıkıldığı halde, bencillikler ve dikkatsizlikler sebebiyle bir yığın nahoş olaya meydana geliyor.
Ben milletimizi ve insanımızı seven biriyim. Bu köşede daha çok olumlu şeyler yazarım. Ama böyle zaaflarımız olduğu da bir gerçek
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.