Uzun süredir Kubbealtı Vakfı'nın başkanlığını yürüten Sinan Uluant (d. 1951), bu dünyaya şanslı gelenlerdendir. Mütefekkir Yazar Samiha Ayverdi'nin (1905-1993) torunudur ve onun elinde büyümüştür. Büyük dayısı Ekrem Hakkı Ayverdi'nin (1899-1984) evinde yapılan periyodik kültür ve sanat toplantılarına çocukluğundan itibaren katılmıştır. Burada devrin ileri gelen fikir ve sanat insanlarını tanıdı. Daha sonra gazeteci yazar Ergun Göze'nin damadı oldu ve onun yakın çevresindeki önemli şahsiyetlerle tanıştı. Kubbealtı Vakfı'nın başına geçtikten sonra bu Vakfın neşriyatını yönetirken, kitap ve yayın dünyasıyla yakınlık kurdu.
Sinan Bey bu geniş çevrede yakından tanıdığı bazı kimseleri anlatan hatıra tadında bir kitap kaleme aldı: Yetmişinden Sonra Akılda Kalanlar. Yeni ve bu ay çıkan eserde Samiha Ayverdi, yazar Safiye Erol, Sofi Huri, edebiyat tarihçisi Nihad Sami Banarlı, gazeteci yazar Nezihe Araz, Aydın Bolak, sanayici İbrahim Bodur, Emin Işık Hoca, Ahmet Yüksel Özemre, Haluk Dursun, ressam Ahmet Yakuboğlu, Orhan Okay, Turan Yazgan, Ergun Göze, Münevver Ayaşlı Fethi Gemuhluoğlu, Bandırmalı Ali Efendi, fotoğrafçı Ara Güler ve Rauf Denktaş hakkında çok özel bilgiler ve renkli anekdotlar yer almaktadır.
BİR FİKİR SERÜVENİ
Bunlardan Nezihe Araz 'ın (1920-2009) ilgi çekici bir fikir serüveni var. Araz bir yüksek bürokratın kızıdır. Ankara Dil-Tarih'te Felsefe okudu. Orada Marksist Behice Boran'ın asistanı oldu. Sol eylemlere katıldı. B. Boran'ın Fakülteden atılması üzerine açıkta kaldı. E. Hakkı Ayverdi'nin aracılığı ile İstanbul Üniversitesi'ne girdi, orayı da bırakıp gazeteciliğe başladı.
Araz 1948'de Samiha Ayverdi ve onun hocası olan Kenan Rifai ile tanışır. Bu, onun hayatında bir dönüm noktası olur, inançlı ve tasavvufa yönelmiş biri haline gelir. Bu dönem onun hayli verimli zamanlarıdır. Çok okunan ve sevilen kitaplar yazar: Anadolu Evliyaları, muhteşem bir Yunus Emre romanı olan Dertli Dolap, Peygamberler Peygamberi Hz. Muhammed, Hz. Muhammed'in Torunları, 28 Peygamber, Hz. Mevlana, Fatih'in Deruni Hayatı. Güzel bir dili olan bu kitaplardan oluk oluk İslam, Peygamber ve tasavvuf sevgisi akar.
DOSTUN SİTEMİ
Ne hikmetse daha sonra Nezihe Araz bu bereketli çevreden ayrılır, seküler bir hayatı seçer. Devamını Sinan Uluant'tan görelim:
"Ailemizin içindeydi, nerede ise her gün, her saat. Gazetede çalıştığı sıralarda haliyle o camia içinden de pek çok dostu olmuştu. Ara Güler de onlardan biriydi. Muhtelif zamanlarda evimize gelmiş; anneannemin ve benim resimlerimizi çekmişti."
N. Araz daha sonra bu çevreden uzaklaşır. Hakkı Devrim'le Meydan Larousse'u çıkartırlar. Bu ayrılık Samiha Ayverdi'yi çok üzer. Ona yazdığı 1964 tarihli bir mektubunda şu mealde şeyler söyler:
"Kesretin anaforuna, akıntısına kapılmak, dümen suyuna girmek, senin gibi özel ihtimam ve ilgi görmüş olanlara çok pahalı ödetilir. Bir an evvel geri dön. Bu dünyada çok şeyler kazandın. Tanındın, meşhur oldun, ne çare ki gereği kadar bizim olmadın. Ama gene de seni aziz bir hatıra ve emanet olarak ilelebet sinesinde yaşatacak ve iyiliğini isteyecek bir kimse varsa o da inşallah ben olacağım."