Gözünüzü kırpmak nasip olmasın
Sadece ben değil, bu sorunu devletin en yetkili mercileri, sivil toplum örgütleri, Alaçatı sakinleri, bu dertten muzdarip olan her kesim dile getirdi. Ama görünen o ki 20 yıldır süren bu sorunu halledecek bir tane adam çıkmayacak.
Gerçi bu yıl geceyarısı itibariyle o gürültü bıçak gibi kesiliyor. Ama geceyarısına kadar olan durum kontrol altına alınmamış durumda.
ÇİN IŞKENCESİ GİBİ
Üç gün iki ayrı otelde kaldım. Normalde o ruhuna işleyen şarkılar, o yüksek sesle Çin işkencesinden beter. Üç gün gözüme uyku girmedi. O gürültüyü yapanların da gözüne uyku girmesin. İlla uyumak için geceyarısını mı beklemek zorundayız? Durum şu. Saat 23.59'u gösterene kadar gerçekten gürültü var.
Ama 23.59'da birden ses normal seviyeye düşüyor. O bir dakika aslında gece boyunca olması gereken ses şiddetinde.
Gong vurunca da ses kesiliyor.
Kültür ve Turizm Bakanı geçen yıl Gürültü Çalıştayı yapılmasını önerdi. Bir yarımada projesi var. Hepsini anlıyorum.
Kanunlar, yönetmelikler de var. Bunu da biliyoruz. Pandemi nedeniyle esnaf iş yapmak istiyor. Bu da kabul.
TATİL DEDİĞİN
Gürültü yapana ceza kesildiği de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından dönem dönem açıklanıyor. Bu da tamam. Ama gürültü devam ediyorsa burada bir sorun olduğu da gerçek. Gürültüyü sağır sultan biliyor ama herkes sağır da bir tek benim mi kulaklarım delik. İnsanlar evlerinde uyuyamıyor. Tatil hep mi eller havaya geçer. İnsan iki gün de dinlenmek ister.
Şunu söyleyenler oluyor. Alaçatı böyle, dinlenmek istiyorsan Türkiye'nin dört yanında huzurlu yer var, git oraya. Ben de diyorum ki yok öyle yağma. Sen gürültünü kapat. Müziğinin sesini kurallara göre ayarla. Yalıtımını ona göre yap. Şu an bu satırları yazarken, dört ayrı yerden dört farklı gürültü eşliğinde klavyeye basıyorum. Saat henüz akşamın dokuzu.
Hani yeme içme müziği diyeceğim değil.
Bildiğin cıstak cıstak.
ÖRNEĞİ YOK
Hani bazı araç sürücüleri vardır.
Özel ses sistemleri takıp yolu inletir.
Onun gibi. Eğer herkes böyle bir Alaçatı istiyorsa ne ala ama istemediğini de yine sağır sultan biliyor. Bu konuda dünya örneklerini falan verenler de oluyor. Hani Avrupa'nın bilmem hangi şehrinde böyle alanlar var diyenler var. Ben de diyorum ki yok öyle bir şey. Şehir efsanesi o, kendi uydurduğun yalana inanma durumundan başka bir şey değil.
Alaçatı'nın bir kimliği, karakteri var.
İnsanlar o yüzden geliyor. Yoksa hadi burada deli gibi müzik çalıyor, gidip sabaha kadar dans edilim, eğlenelim diye gelen yok. İnsanlar Alaçatı'nın o güzelliğine geliyor ve gece de elbette eğlenmek istiyor.
Ama eğlenilecek yerin devletin getirdiği kurallara uyması gerekiyor. Tüm mesele bu. Uyulmuyor, uyunmuyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.