Eylül’de bizi ne bekliyor?
Aşıyı olunca insana biraz cesaret geliyor. Pandemide görmediğiniz dostlarınızla içinizden kucaklaşmak geliyor.
Bir, iki duruyorsunuz ama üçüncü de bir bakıyorsunuz sarmaş dolaş olmuşsunuz.
İşte benim üç günde gördüğüm tablo bu. Son üç gün biraz sosyalleştim.
İnsan içine karıştım. Kahvaltısıydı, öğlen kahvesiydi, akşam yemeğiydi derken amacım hasret gidermekti. Ama korktum.
Çünkü birbirimizi öyle özlemişiz ki bir yerden sonra işin cılkı çıkıyor.
Tedbirler unutuluyor.
Aşı olmak evet güven veriyor ama sosyalleşince, sorumluluklarımız aklımızdan uçup gidiyor. Akşam olup eve gidince de "N'aptım ben yaa' diye bir pişmanlık hissediyorsunuz. Sanırım gençlerde bu sorumluluk olayı biraz daha düşük oranda seyrediyor. Çünkü çok coşkulular, dışardaki hayatı acayip özlemişler.
Önümüz bayram. Her yer dolacak.
İnsanlar doğal olarak yılın stresini birbirleriyle oturup hasret gidererek atacak. Tamam kimi steril bir tatil yapacak ama çoğunluk dip dibe olacak.
Kafelerde hani açık alanda masada üç, kapalıda iki kişi oturacak deniyor ya pratikte böyle bir durum yok. Gördüğüm tablo bu.
Alaçatı yine bildiğiniz Alaçatı. Zaten yazlıklar boşalmamıştı, otellerde hatırı sayılır bir rezervasyon var. Türkiye Otelciler Federasyonu Başkanı Sururi Çorabatır, kışın da turistik hareketin süreceğini söylüyor. Eylül'e işte böyle gireceğiz, aman dikkat. Sosyalleşme sarhoşu olmayın.
ARTIK BİR GASTRONOMİ ATLASIMIZ VAR
İkiz ve ikisi de şef Ömür ve Yunus Emre Akkor kardeşler, gastronomide heyecan yaratmaya devam ediyor. Her ne kadar ikisinin de uzmanlıkları hemen hemen aynı olsa da teknikleri farklı. Yunus Emre Akkor'un nefis tariflerini daha önce yazmıştım. Ömür Akkor ise tam 25 yıldır Türkiye'yi karış karış geziyor.
Gezi ve lezzet noktalarından oluşan, harita ve çizimleriyle anlattığı "Türkiye Gastronomi Atlası" artık okurlarıyla buluştu.
Bu onun 28. kitabı. Daha önce eserleri, Gourmand Cookbook Awards tarafından farklı kategorilerde best in the world (dünyanın en iyisi) seçildi.
Bunu da not düşeyim. Yani bu atlas, öyle böyle değil. Küçük Oteller kitabı gibi hepimizin başucu kitaplarından biri olacak. Pardon atlası.
Son 15 yılındaki rotalarının haritalarını kendi çizen Ömür Akkor, her şehrin her bölgenin birbirinden farklı gastronomik haritalarına bu eserinde yer verdi. Lezzetler ise damağınıza değil aslında tarihe iz bırakacak formatta.
Açıkçası gastronomi dünyasında son 10 yıldır gastronomi haritasına yönelik çalışmalar yoğunluk kazandıysa da hayata geçen, yüksek nitelikli eser sayısı öyle fazla değil. Bu açıdan da Türkiye Gastronomi Atlası bir kültür rehberi.
BESİKTAS TRİBÜNDEKİ KUPANIN DA SAHİBİ
Ege Beşiktaşlı İş Adamları Derneği Başkanı Mahir Kaplan, Perşembe gecesi Beşiktaşlıları mutluluktan uçurdu. Güzelbahçe'de organize ettiği şampiyonluk kutlaması ile Beşiktaşlılar şampiyonluk kupasını hep birlikte kaldırmanın gururunu yaşadı. Beşiktaş Başkanı Ahmet Nur Çebi, kutlamaya online bağlantıyla katıldı. "İzmir benim için Beşiktaş için çok ayrı bir öneme sahip. Bizi hep seven-sayan İzmir'e kucak dolusu selamlar" dedi. Benim açımdan ise olay şöyle. Bir futbol takımının şampiyonluk kutlamasına ilk kez katılıyorum. Korkmadım değil. Ama ne göreyim. Öyle zerafet, öyle beyefendilik görmedim. Hele Beşiktaş'a gönül veren kadınlar yok mu. Ne güzeller, nasıl heyecanlılar.
Bu güzel gecede, Beşiktaş'ın sadece sahadaki performansıyla değil tribündeki kalitesiyle de kupayı hak ettiğini anladım.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.