Bütün Türkiye'yi ayağa kaldıran vahşi bir cinayet işleniyor.
Siyasetçisinden sanatçısına kadar herkes aynı cümlelerle isyan ediyor: "Suçlular en ağır cezasını çekmeli!"
Avukatlar, caninin savunmasını üstlenmek istemiyor.
Vatandaşlar sokağa dökülüyor.
Linç, hadım, idam sesleri günlerdir dinmediği gibi, daha da yükseliyor.
Bu "toplumsal isyan" birilerinin gözünü korkutmalı.
İçindeki vahşet duygularını dizginlemeli değil mi!
Ama hayır! Olmuyor! Hatta bu tarz cinayetler, diğer katil adaylarını tetikliyor.
Kendilerine bu acımasız katili "rol model" alıyorlar.
"O yaptıysa ben de yaparım" diye bir garip yarışın acı startı veriliyor sanki.
İSTANBUL'DA BİR CANİ
Özgecan'dan sonra ilk cinayet haberi İstanbul'dan geldi.
Çengelköy'de bir çöp konteynerinde parçalanmış kadın cesedi bulundu. Kübra Kart'ın, kocası tarafından öldürülüp, parçalandığı ortaya çıktı.
Özgecan'ın katili, genç kızın bileklerini kesip yakmıştı. Tırnaklarından DNA'sı bulunmasın diye yaptı bunu. O küçük beyniyle izlediği Amerikan polisiyelerinden edindiği bilgiyle, cinayetin faili meçhul kalacağını sandı.
Bu ucuz aklı, bir başkası da kullanmaya çalıştı.
Karısını öldürdü ve parçaladı. Böylece cinayetin aydınlatılamayacağını sandı. Ama yakalandı.
Özgecan'ı işkenceyle öldüren caniye, kıza yaptığı işkenceler yetmemişti. Birini öldürüyor ama polis tarafından yakalanmaktan ölesiyle korkuyordu!
Kimliği teşhis edilmesin diye genç kızı yaktı!
Ve bu yaptığı hiçbir işe yaramamasına, daha ertesi gün yakalanmasına, Özgecan'ın kimliği de teşhis edilmesine rağmen, bir diğer ruh hastası, caninin işlediği cinayetin izini takip etti.
BİR KIZI DAHA YAKTILAR!
Bu kez yer Ege...
Manisa'nın Akhisar ilçesinde bir genç kızın cesedi bulundu. 20 yaşlarında olduğu tahmin ediliyor. Genç kız yakılmış!... Özgecan gibi!
Konu cinayetse garip bir domino etkisi başlıyor işte!
Biri boşanmak istediği eşini mi öldürdü... 20 yerinden mi bıçakladı. Aradan daha bir gün geçmeden, bir başkası eline bıçağı alıp, karısını delik deşik ediyor.
Bu nasıl bir garip özentidir anlamak mümkün değil.
Aramızda bir sürü ruh hastası var.
Ve sokağa çıktığımızda onlarla karşılaşıyoruz!
Yanlarından geçiyor, hatta belki de konuşuyoruz!
Özgecan'ın katili bir minibüs şoförüydü.
O minibüse Özgecan'dan önce pek çok yolcu inip binmişti.
Üstüne bir de para verdiler, ölümün kıyısında yürürken...
Bu katillerin fitilini, hangi olayın ateşleyeceği belli olmuyor işte...
Mayın tarlasında yürüyor gibiyiz...
Atacağımız hangi adımın yanlış olacağı belli değil...
YASA İSTİYORUZ!
Dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz...
Caydırıcı cezalar.
Özellikle de kadın cinayetlerinde, tecavüzde, tacizde, hatta teşebbüste, afsız, indirimsiz en ağır cezalar verilmeli.
Merak ediyorum...
Bilmek istiyorum...
Yeni bir yasa çıkıyor mu?
Yetmiyor Özgecan'ın katili için ağırlaştırılmış müebbet istenmesi.
Daha şimdiden sonuç ortada. Bu cinayete mevcut yasalarla verilecek ceza caydırıcı olmayacak.
Hatta neredeyse tevşik ediyor!
Adam değil kravat, smokin ile duruşmaya gelse bize ne!
Yasa istiyoruz!
Afsız, indirimsiz, hakimin inisiyatifine bırakılmayan, kesin kurallara belirlenmiş maddelerle!