Yeni bir fuar alanına daha kavuştuk!
Dakika bir gol bir, pek çok sorunla arz-ı endam etti aramıza ama o konuya henüz girmeyeceğim.
Yenisi beklesin, ben "eski yarim"in derdindeyim hala.
Fuar, pimi çekilmiş bomba gibi kentin ortasında bekliyor.
Bakalım kimin başına bir felaket gelince, fuardaki güvenlik sorunu da birilerinin aklına gelecek!
O zaman, bu kentin hangi yetkilisi çıkıp açıklama yapacak ve ne mazeret sunacak merak ediyorum.
"Vallahi bilmiyorduk böyle olduğunu gözümüzden kaçmış" desen... I-ıhh! Kentin göbeği. Bırak gözünden kaçmayı, direkt gözünün içinde!
"Biz elimizden gelen tüm güvenlik önlemlerini aldık görevimizi yerine getirdik" desen... Buna da kimseyi inandıramazsın, önlem falan hak getire!
Daha önce de yazmıştım. Fuardaki güvenlik görevlileri "saksı gibi" beklemek haricinde ne işe yarıyor diye.
Fuar kapılarının önündeki kulübelerinde, pembe panjurlu ev misali, çiçekler, böcekler, kuşlar arasında çalışıp gidiyorlar.
Günün hemen her zaman diliminde yürüyorum fuarın içinde. Bir gün bile, güvenlik görevlilerinin devriye gezdiğini görmedim.
O görevliler, kapının önünde bekleyince ne oluyor?
Psikopatın biri içeri girerken, "Biladeerrrr ben bugün gözüme kestirdiğim ilk kadını taciz edip, bir adama da bıçak çekmeyi planlıyorum" mı diyecek?
Fuarı en az benim kadar kullanan bir arkadaşım, sohbet ederken söyledi. Akşam köpeğini gezdirirken, duvarın dibinde oturup bekleyen bir psikopat, bıçak çekmiş arkadaşıma. Güvenlik görevlisine gidip olayı anlatınca "Şikayetçi misiniz" diye sormuş. Ona göre müdahale edecek yani!
Sorunun anlamsızlığına verecek yanıt yok. Senin sorumluluk alanındaki bir bölgede, birilerine bıçak çeken potansiyel bir suçlu var. Hiçbir şeye karışmayacaksanız siz niye oradasınız?
Madem öyle, beklemeyin o kapılarda.
Belki o zaman, sizin orada bir işe yaradığınızı zanneden emniyet teşkilatı fuardaki güvenlik olayına el atar.
Fuarın içindeki karakolun ekibi belki devriye gezer ya da kapılarda polis bekler. Biz de İzmir'in göbeğindeki, en güzel, en yeşil alanda gönül rahatlığıyla yürür, oturur, spor yaparız.
Siyaset ve gazetecilik
Bu iki meslek dalını birbirinden ayırmak mümkün değil.
Aynı düşünce yapınsında oluruz, olmayız.
Birbirimizi severiz, sevmeyiz.
Ama herkes işini yapmak zorunda!
Bunda anlaşırsak eğer sorun çözülür.
Siyasetçi işini yapacak.
Kendi bildiği doğrulara göre, ilerleyecek.
Gazeteci de onun proje ve çalışmalarını, haber olarak okurlarına duyuracak.
Kimse kimsenin yaptığı işi doğru ve mükemmel bulmak zorunda değil.
****
Muhabirlik yaptığım dönemden bu yana Aziz Kocaoğlu'nu tanırım.
Ve hep yazılarımda da söyledim. Bürokratlarının- kendisi de memnun kalmayarak sürekli değiştiriyor onları- yanlış yönlendirmesinde olduğunu düşünüyorum.
Ege'nin 120 yıllık gazetesine uygulanan ambargonun da yine bir bürokratın "kendi başarısızlığını" ört bas etmek için sunduğu kılıf olarak görüyorum.
O bürokratların zihni sinir önerisiyle Yeni Asır'ın "yok sayıldığı" zannedilince, becerilemeyen işler düzelmiyor.
Sokaktaki vatandaş, "Yeni Asır yok sayıldı ve artık aktarma çilem bitti" demiyor. Metro tünelleri düzelmiyor. İhaleler su gibi şıkır şıkır işlemiyor. Deniz kendi kendini temizlemiyor.
Biz bu kentin sorunlarını görüp yazalım, siz de bu işleri yanlış yapanlara hesap sorun!
Yeni Asır her zaman muhalif kimliğini korudu.
Bu, geçmiş dönemlerde de böyleydi.
Hiçbir Büyükşehir Belediye Başkanı, "Yeni Asır bizi öve öve bitiremedi" diyemez.
Ama hiçbir dönem böyle tuhaf bir tavırla karşılaşmamıştık. Bu durumda sorun kimde bir oturup düşünelim!