Nil Kuyumcu

Kask!

Bir sokak...
Daha sadece birkaç hafta önce geçtim oradan...
O yolda yürüdüm...
Bir sürü güzel anım vardı o semtte...
Beni gülümseten anlar...
Ya şimdi...

Bir sokak...
Çaresizce çevresine bakan bir polis...
Etrafta yere saçılmış kasklar...
"Gidenlerden" geriye kalmış ve unutulmuş bir eşya misali...
Öyle duruyorlar...
Sanki bütün cümlelerin üzerini kapatmış gibiler...
Hani bir şeye çok kızınca; herkes senin bağırıp çağırmanı, küfürler etmeni, duvarları yumruklamanı bekler ama sen hiç ses çıkarmazsın ya...
Şaşırırlar...
Ürkerler hatta o sessizlikten...
Sessizlik, kulaklarını değil, vicdanlarını tırmalar ve "Keşke bağırsaydı" derler...
Baş edemezler sessizliğin gücüyle...
İşte öyle bağırıyorlar sanki...

Bir sokak...
Hayır unutulmuş bir eşya değil o kasklar...
Kendilerini "korumak" için takmışlardı onları...
Korumak!
Hani başlarına bir şey gelirse, ne bileyim biri silahla ateş ederse, taş, tekme, yumruk atarsa o kaska gelecekti...
Çelik yelekleri vardı belki de...
O çelik yelek de koruyacaktı onları!

Kasklar...
Hepsi yere saçılmış...
Sahipleri yok ortada...
Gitmişler!
Kendilerini "koruyamayan" o kaskları arkalarında bırakıp gitmişler!
Oysa bizim için gelmişlerdi oraya...
Bize çevrilen bir silaha siper olacaklardı...
O maçta çıkacak bir kavgayı ayıracaklardı..
Bir çılgın taraftara müdahale edeceklerdi...
İşte, "kendilerine ait olmayan" bir kavgayı ayırırken, korunmak için takmışlardı o kaskı...
Peki ne oldu?
Bir sokak...
Polisimizin, şehitlerimizin yere saçılmış kaskları...
Fotoğrafta bir başka polisin çaresizliği...
Çığlık çığlığa bir sessizlik...
Yıllardır bitmeyen, lanet olası bir kan davası gibi peşimizi bırakmayan belanın hedefi oldular yine...
70 milyonu korumaya çalışırken, onların elinde bir silah, başında bir kask var sadece...
Ama kimse koruyamadı yine onları...
Ne biz...
Ne de o kasklar...

Hani evimize hırsız girince...
Manyak bir sürücüye sinirlenince...
Yolda bir sapığın peşimize takıldığını sanıp korkunca...
Biri bize küfür edince...
Sokakta birileri çok gürültü çıkarınca...
Dolandırıldığımızda...
Hırsız çantamızı çaldığında...
Birinden şüphelendiğimizde onları arıyoruz ya...
Polisimizi...
Hiç şu cevabı aldık mı: "Şu anda müsait değiliz, çok yoğunuz. En kısa sürede sorununuza bakacağız!"...
Hep şu cümle karşılıyor bizi:
"Ekiplerimiz adresine yönlendirildi" Ekipler!

Onlar 7/24, 365 gün bizim için çalışıyor...
Sahi biz polisimiz için ne yapıyoruz?
Şehit cenazelerine ağlamanın haricinde...
Sosyal medyada hashtag açıldı... "#polisiminyanındayım" diye...
Bu cümlenin altını sahiden dolduralım madem...
Çok daha iyi yaşam koşullarını hak ediyorlar...
Aldıkları maaş, çektikleri şark hizmetinin, bitmeyen nöbetlerin, teröristlerle girilen operasyonlarda siper olunan mermilerin karşılığı değil...

Yakında unuturuz...
Unutmadan onu da ekleyelim...
Bir de hedef oldukları bombalar var...
Hani kaskların koruyamadığı bombalar!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.