İzmir’in çamurla imtihanı!
Ama bunu yapmayın işte!
Bizi alışık olmadığımız sorunlarla karşı karşıya bırakmayın...
Bak önceki günkü yağışın, o kadar su baskınının ardından bir cümle yazı yazdım mı?
Hayır...
Niye?
Eeee normal!
Benim için artık neredeyse "yazı değeri" kalmadı!
İzmir'de yağmur yağar, her tarafta su baskını olur, yollarda bırak araçla geçmeyi, yürüyemezsin bile...
Tamam işte bir İzmirli için klasikleşmiş sorun...
Neyini yazayım!
***
Ama birisi kalksa dese ki, "Benim şöyle bir projem var. Gittim yurt dışında araştırdım. Elin oğlu, bu işi şöyle çözmüş... Artık adamların memleketinde, değil İzmir'deki gibi kısa süreli yağmur; dünyanın bütün bulutları toplanıp yağsa, o altyapı 'Bana mısın' demiyor. İşte İzmir için kurtuluş formülünü açıklıyorum.
Yok mu, bunu yapacak bir babayiğit" dese, koşa koşa adamın yanına gideceğim!
"Gel arkadaş, kapı kapı gezip, o babayiğidi arayalım" diyeceğim ama ı-ıhhh!
Bizde hep aynı laflar, dön babam dön söyleniyor...
***
Bakın klasikleşmiş bahaneler şöyle:
- Mevsim normallerinin üzerinde yağmur yağdı.
- Dünyanın her yerinde bu sorun var.
- Git, İstanbul'a, Ankara'ya bak bakalım kardeşim.
- Onlarda da su baskını oluyor.
- Urfa'da OXFORD vardı da biz mi gitmedik!
Tamam sonuncuyu ben uydurdum!
Öyle demiyorlar ama, işte bahanelerin "anlamı" biraz o kıvamda!
Peki bugün niye su baskınını yazıyorum?
İş biraz değişti!
Bu kez, yepyeni bir hizmetle, pardon sorunla karşı karşıyayız:
Çamur banyosu!
Bak bu fena...
Bununla nasıl mücadele edeceğimizi tam kestiremiyoruz...
Ertesi gün, yağmur suları çekilir, biz normal hayatımıza geri dönerdik...
Fakat şimdi her taraf çamur deryası...
***
Önümüzde çözüm için 2 seçenek mevcut...
1- Yağmur duasına çıkacağız.
Tekrar yağmur yağsın ve çamuru alıp götürsün diye bekleyeceğiz.
Fakat bu çok riskli! Eteri gidip, beteri gelebilir.
Yağmur yine ayarı kaçırırsa, çamur banyosunun, çamur hamamına dönüşme ihtimali yüksek...
2- Çeşmeden akan suyla o çamurları temizleyeceğiz. Fakat, İZSU'nun yaptığı son zammın ardından, bu seçenek su faturanıza nasıl yansır bilmiyorum...
Faturayı görünce "Yandım Allah" diye isyan edebilirsiniz...
***
Dedim ama işte yazının girişinde değil mi?Bizi, çok da alışık olmadığımız sorunlarla karşı karşıya bırakmayın dedim...
Özetle...
Ortada çözüm pek yok.
Kendini kış zanneden Mayıs da bitiyor.
Çoğu gitti azı kaldı...
Dayan İzmirli...
DENİZ'İ TERK ETMEK!
5 Haziran'da cezaevinden çıkacak olan Deniz Seki'nin, nişanlısı tarafından terk edildiği konuşuluyor...
Eğer doğruysa...
Bir kadına bu yapılır mı?
Ya da bir erkeğe?
Bir hapis hayatı...
Dört duvar...
Yalnız voltalar...
Işıksız bir yolda yürürken, o insanın elini tut, yanında ol...
Tüm hayallerini özgürlüğüne kavuştuğu gün, senin yanına koşarak gelmek üzerine kursun...
Ve sen 36 aylık esaretin bitmesine günler kala onu terk et!
Adama sormazlar mı, "O acı yıllarda yanındaydın da, mutluluğa bir adım kalmışken neden çekip gidiyorsun?" diye...
Deniz Seki, kendisinden ayrılan nişanlısına bunu sordu mu, yoksa gurur yapıp "peki" diyerek geri mi çekildi bilmiyorum...
Ama onun yerine ben soruyorum...
Dört duvar arasındaki bir kadınla birlikte olmak kolaydı da, herkesin gözü önünde aşkına sahip çıkmak mı zor geldi Faruk!
ÇOK PİNTİSİN JOE!
Biliyorsunuz önceki gün Bodrum semalarına para yağdı!
Şaka şaka!
Yani istese yağdırırdı ama İngiltere'nin en zengin 5'inci kişisi Joe Lewis, Türk turizmine böyle bir destek vermeyi çok gördü...
Ailesiyle Bodrum'a tatile gelen Lewis, lüks bir otelin SPA ve masaj salonuna gitmiş.
Mütevazılıkta sınır tanımayan işletmelerimizden biri, Türk turizm misafirperverliğini göstererek Lewis'tan 3 bin Törkiş Lira'sı masaj ücret istemiş!
Pinti Lewis da masaj yaptırmaktan vazgeçmiş!
Canım Joe!
Sen bizden talep edilen konaklama ücretlerini bilsen, "Aaaa ne kadar ucuz" diyerek o masajı yaptırır, bir de üzerine kese yaptırırdın!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.