Yurdun geri kalan bölümlerinde yaşayanlar ne durumda bilmiyorum...
Ama İzmir'de "gel-git"li bir sınır çizgisinde, volta atıyor gibiyiz...
Yani sadece ben ve yakın çevremdekilerin "terazi ayarı" kaçtıysa bak onu bilmem!
Ama bana sanki İzmirliler olarak maaile, asfalyalar attı atacak haldeyiz gibi geliyor...
Hımmm....
Yok yok tam anlatamadım...
Böyle keskin bir sinir hali değil...
Yani o asfalyayı attıran voltajı bile verecek takatimiz yok esasında...
Bir yanımızda şimşekler çakarken, diğer yanımızda ruhumuz Çeşme'de kulaç atıyor!
Fonda Orhan Veli mısraları fısıldanıyor...
Ne demişti şair?
"Beni bu güzel havalar mahvetti."
İzmirlileri de bu sağı solu belli olmayan havalar mahvetti...
Sabah gök gürültüsüyle uyan...
Hava puslu bir gri...
Yağmur...
Kahvaltı yapıp, çayını içene kadar geçen sürede mis gibi bir güneş açsın...
Bu "ışık hızı" gibi değişime can mı dayanır?
Tamam yıllardır sonbaharımızın ve ilkbaharımızın olmamasına alıştık...
Bizde yaz da kış da bir günde geliyor...
Ama aynı gün içinde 2 mevsim yaşamak, bünyeleri dağıttı!
Orhan Veli, güzel havalarda aşık olmuş, şiir yazma hastalığı nüksetmişti!
Ne güzel...
Bir de bize gel bak...
Eros; bırak ok atmayı, hepimizi hedef tahtası yapsa, balkonda ayaklarımızı uzatıp çiğdem çitlemeye devam edeceğiz!
Oklara et dizip, mangal yapacağız!
Hatta bundan bile kötüsü var!
Eros'un "şimşek çakan" yanımıza denk gelmesi!
"Sen kimi vuruyorsun arkadaş!" diye "aşka" tekme tokat girişebiliriz!
Durum vahim!
Bugünlerde İzmirlilerle görüşürken dikkat edin!
Biz bile kendimizi çözememiş bir haldeyiz!
Hangi mevsime ait olduğunu bilmeyen şu günleri atlatırsak tamamdır!
Sonra yaz gelecek...
Ünlü gülümsemelerimiz yüzümüzdeki yerini geri alacak...
Zorunlu haller dışında asfalyalarımızı attırmayacağız...
Eros'la kanka olacağız!
Orhan Veli için, "Üstat çok haklıymış" diyeceğiz...
Veee fabrika ayarlarımıza geri döneceğiz...
PEKİ NE YAPALIM?
Gel-gitli sınırda volta atarken, ne yapıp rahatlayabiliriz?
İşte sihirli 4 madde:
1- Canınız ne istiyorsa onu yapın! "Onu kırmayayım, bunu dökmeyeyim" diye, istemediğiniz bir şeyi yapacak ruh halinde değilsiniz. Talepler için "erteleme" düğmesine basın.
2- Sizi çok sevdiğine emin olduğunuz kişilerle görüşün... Dedik ya, gün "idare etme" günü değil!
3- Gerekirse kendinizi yataktan, koltuktan kazıyın ama spor yapın. Yarım saatlik bir yürüyüş bile sizi kendinize getirecektir...
4- Doğaya direnmemeye çalışın! Bir sağanak, bir güneşle çıkıyorsa karşınıza bir bildiği vardır! Hayatın işaretlerini okumayı deneyin!
TEŞEKKÜRLER ATAM
19 Mayıs, Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı...
Evet resmi adı böyle...
Ama biz Atamızı sadece bize bıraktığı bayramlarda değil her gün minnetle ve sevgiyle anıyoruz...
Evlatların olduğumuz için...
Bize bir vatan bıraktığın için...
Yazdığın tarihi, bayramlara dönüştürdüğün için...
Teşekkürler Atam...
Bayramımız kutlu olsun...