Alsancak'ta geziyorum...
Çocukluğumdan beri yürüdüğüm yollarda...
Eskiden pek değişiklik olmazdı...
Denize çıkan sokaklar, beklerdi gelenleri...
Aynı pastaneler...
Aynı restoranlar...
Aynı mağazalar dururdu yerli yerinde...
***
Şimdi öyle değil...
Neredeyse her geçişimde, bir şeyler öyle veya böyle değişmiş oluyor...
Birkaç ay önce açılan bir restoran devrediyor...
Alışveriş yapmaya alıştığın bir mağaza taşınıyor...
Yıllardır gördüğün bir küçük esnafın yerini, zincir mağaza alıyor...
***
Çoğu değişiklik pek de umurumda olmuyor belki...
Ne de olsa zamana direnmek mümkün değil...
Bir şeyler yenilenecek...
Bir şeyler bugüne uyarlanacak...
Ama yine de bazı değişikliklere alışamıyorum ben....
Canım sıkılıyor...
***
İşte onlardan birinin önündeyim...
Alsancak'ın ortasında...
Denize çıkan belki de en güzel sokakta...
***
Sokak aynı da, bir şey eksik...
Bir şey yarım...
Sadece izler var karşımda...
***
Etrafta koşuşturan anıların...
Elinde çiçekle sevgilisini bekleyen bir adamın telaşının...
Pasta isteyen küçük bir kız çocuğunun gülümsemesinin...
Kavuşan iki dostun sarılışının...
"İşte burası İzmirlilerin buluşma yeri" diyen birinin izi...
***
Evet Sevinç'in önündeyim...
Canım sıkılıyor elimde değil...
Bakınca hala moralim bozuluyor...
Banane değil mi?
Mülk onların...
O ailenin...
İster atar, ister satar, ister kiralarlar!
Bize ne, kime ne?
Ve sanırım kiralanmış...
Aylardır eski Sevinç Pastanesi'nin olduğu yerde kiralık ilanları vardı...
Artık kalkmış...
Hem sitelerdeki hem de camlardaki ilan yazıları yok...
Bakalım, Sevinç'imiz karşımıza nasıl çıkacak?
Belki banka...
Belki mağaza...
Belki de bir beyaz eşya satıcısı!
***
Her ne olursa olsun, Sevinç hala bizim elbette...
Kabul, bizi terk etmedi...
Sadece, kızıp küsünce, evin yan odasına geçen çocuk gibi, kendi küçük odasına gitti sanki...
Ne bileyim, karşısına geçip bakınca öyle gözüküyor gözüme...
Biraz mahsun...
Biraz küskün...
***
Belki de Sevinç için her şey yolundadır...
Belki de ben, bir İzmirli olarak, anılarımın yer değiştirmesine alışamamışımdır...
Kimbilir!