O öldürdüyse ben de öldürürüm!
Bazen merak ediyorum, acaba gazete okuyor olabilirler mi?
Saçma sapan yarışma programları, abuk sabuk diziler yerine haberleri mi izliyorlar?
Bu tuhaf "domino etkisi" nasıl, nerede başlıyor?
Birbirlerinden nasıl haberleri oluyor?
Bir kahvehanede; çürümeye yüz tutmuş tahta sandalyelere oturup, sigara yanıklarıyla delik deşik olmuş bir masa örtüsüne dirseklerini dayayıp plan mı yapıyorlar?
Birisi, her bir harfinde vahşet tınıları yükselen o cümleyi kurup, "İlk kanı ben döküyorum, siz de arkamdan gelin" mi diyor?
Bu sahiden olabilir mi!
***
Türkiye'nin herhangi bir kentinde kadın cinayeti işleniyor...
Bazen bir metropolde, bazen de küçük bir şehirde...
İşte ne oluyorsa, o andan sonra başlıyor sanki...
Bir katilin parmağındaki barutun izi silinmeden, diğeri tetiği çekiyor...
Sonra bir başkası sarılıyor silahına...
Sonra biri...
Biri....
Biri daha...
***
Bir küçük temasla birbiri ardına devrilen domino taşları misali, cinayetler de peşi sıra devam ediyor...
Katiller, gizli bir örgüt gibiler...
Örgüte üyelik için, çoğu kez eski koca ya da sevgili olmak yetiyor...
Bu hain üyeliğe kabulün ardından da, sanki birbirlerinden haberdar olup, cinayetleri tek tek planlayıp, eyleme geçiyorlar!
***
İki gün...
Sadece 2 gün içinde, Türkiye 2 büyük vahşete sahne oldu...
Bir erkek...
Yolda çocuklarıyla yürürken, eşini yere yatırıp bıçakladı...
Ve kadın, vücudu bıçakla delik deşikken, kanlar içinde yerden kalkıp, kaçmaya çalıştı...
Çocuk ortada kaldı...
Bir tarafta kaçan annesi, diğer tarafta onu bıçaklayan babası...
Niye bilmiyorum ama babasının yanına gitti...
Ve babası ona eliyle işaret edip, annesinin yanına gitmesini söyledi...
***
Adam, zavallı kadıncağız ölmek üzereyken bile, çocuklarının sorumluluğunu annesine verdi!
Önceki gün Gaziantep'te yaşanan bu vahşetin kamera görüntülerini dehşetle izlerken, bir haber de Kastamonu'dan geldi...
Bir kadın, eşinden gördüğü şiddet nedeniyle sığınma evinde yaşamaya başlamıştı...
Evini terk edip, saklanmasına neden olacak kadar neler yaşamıştı, hayal etmek güç değil...
Ama işe yaramadı...
Annesi, kardeşi ve oğlunun hasretine dayanamayıp dün çıktı sığınma evinden...
Onlarla görüşmek için bir randevu ayarlanmıştı...
Sosyal hizmetler görevlileriyle birlikte, buluşacakları yere, Aile ve Sosyal Politikalar Müdürlüğü'ne gitti...
Ve boşanmak üzere olan kocasının silahına hedef oldu...
Sırtından 2 mermi yiyerek hayatını kaybetti...
Peki o zavallı kadının, o gün, o saatte ailesiyle görüşeceğinin haberini, o katil koca nereden almıştı?
***
2 vahşet demiştim ya...
Ben bu cümleleri yazarken, 3'üncü haber düştü internet sitelerine...
Bu kez yer Isparta...
Bir koca, tartıştığı eşini av tüfeğiyle öldürüp tarlaya gömdü...
Üstelik ne yapıyorlarmış biliyor musunuz?
Ailelerini ziyaret için geldikleri köyde, arazi gezisine çıkmışlar...
Kocanla belki de el ele gezmeye çıkıyorsun, adam av tüfeğiyle vuruyor..
***
Sahiden haberleri okuyup, birbirlerini mi taklit ediyorlar?
"O yaptıysa ben de yaparım" mı diyorlar...
"Nasılsa çok ceza verilmiyor, yatar çıkarım" diye mi hesaplıyorlar..
Katiller birbirinin rol modeli mi oluyor?
***
Nasıl çözülecek bu sorun?
Silahın peynir ekmek gibi satılması önlenerek mi?
Her kadın cinayeti, ağırlaştırılmış müebbet ile sonuçlandırılarak mı?
Kadınlara, "Evlilik, evcilik değil... Kimle evleneceğinize iyi karar verin" diye eğitim verilerek mi?
Ve bazı erkeklere, "O kadın senin tapulu malın değil. Evlenmek gibi, boşanmayı da doğal karşılayıp, kendi yoluna gideceksin" düşüncesi, beyinlerine "şırınga" ile enjekte edilerek mi!
Nerede, nasıl ve kim çözecek!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.