Sen nasıl koca yürekli bir adamsın!

Hiç tanımadığınız biri için hayatınızı feda eder misiniz?
Onun için karaciğerinizden parça, canınızdan can verir misiniz? Üstelik sizi seven bir eşiniz, 2 çocuğunuz varken...
Yani, bir bademcik ameliyatının bile "sıfır" risk olmadığı düşünülürse, geride perişan olabilecek bir eş ve çocuklarınız varken bunu yapar mıydınız?

Biri yapmış...
Vallahi, billahi yapmış...
İzmirli itfaiyeci Demircan Edizel, 7 aylık Hüseyin Can için donör olup, karaciğerinden parça vermiş...
Hayır tanımıyor o minik bebeği... Ailesini de tanımıyor...
Hani artık bizi bıktıran, çoğumuzun yavaş yavaş elimizi eteğimizi çektiğimiz sosyal medyada bir paylaşım görünce yapmış bunu...
Minik Hüseyin Can'ın dayısının, sosyal medyada yaptığı "donör aranıyor" paylaşımını görünce, atlayıp hastaneye koşmuş...
Sonuç mu?
Dokular uymuş!
Bu organ naklini geçirmese, doktorlarının söylediğine göre, yüzde 100 hayatını kaybedecek Hüseyin Can için bir hayat kapısı açılmış..
Hem de dev bir kapı!

Sen nasıl koca yürekli bir adamsın Demircan Edizel...
Gözlerim dolarak okudum haberi... Ve bu cümleleri de aynı duyguyla yazıyorum...
Canımızı ne çok acıtan haberler okuyor, yazıyor, köşelerimize taşıyoruz...
Bazen bütün hırsımızı klavyeden çıkarıyoruz...
Kaşlarımız çatılıyor...
İsyanımız artıyor...
Ve sen...
İşte öyle can sıkıcı haberleri okurken ne iyi geldin...
Ne kadar çok şaşırttın...
"İyi kalpli" sözü, çocukken okuduğumuz masallarda kalmış gibiydi...Sosyal medya çoğu kez, "abuk sabuk" paylaşımlarla dolu, "sanal" bir cümle yığınıydı sanki...
Sen sadece, o sanal dünyadan çıkıp, canından can vermemişsin...Sen bence, insanoğlu denilen "canlı" için hayat dersisin!
Hepimizin cümle cümle, harf harf okuması gereken bir ders!

İZMİRLİLER ZEYTİNYAĞINI SEVİYOR AMA...

Adam olacak İzmirli, çocukken belli olurmuş! Küçücük bir çocukken de, ekmeğin üzerine sürülen katı yağdan nefret ederdim!
Ve insanların o "tuhaf" dokulu yiyeceği, nasıl yediğini anlamazdım...Zeytinyağının misler gibi lezzetini çok erken keşfetmiştim...
O gün, bugündür de bırakmadım!
Aklınıza gelebilecek her yemeği zeytinyağlı yapar ve yerim...Amaaaa ille de sızma olacak...
Gel gör, zeytinyağı fiyatları uzun süredir "altınla" yarışıyor... Hani bankalar "zeytinyağı" hesabı falan açsa yeridir!
Öyle bir yükseliş trendinde...
Hal böyle olunca, tüketicilerin önemli bölümü, "böyle bir şifa" kaynağı yerine, kalp damar hastalıklarına bile yol açan o katı yağlara yönelmeyi sürdürüyor...
Canan Karatay hoca da "Zeytinyağını için!" diyor...
Ama doğanın mucizesi, fiyatlarının yüksekliği nedeniyle sofralarda kendine yeterince yer bulamıyor...
Hükümetin, et fiyatlarındaki yükselişe "dur" demek için başlattığı "ucuzlatılmış et" uygulamasının bir benzerinin zeytinyağında hayata geçirilmesi için güzel bir öneri geldi... Akhisar Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Alper Alhat, Dünya Zeytin Günü için düzenlenen panelde, "Zeytinyağının çiftçiden alış fiyatının 14, 15 liranın üzerinde olmadığını hepimiz biliyoruz. Bir litre yağın markete gelinceye kadar maliyetine binen kalemleri de tahmin etmek zor değil.
Raflarda gördüğümüz fahiş fiyatlar tüketicileri rahatsız ettiği kadar üreticileri de üzmektedir Çok değerli markalarımızın, tüketicinin alabileceği fiyatlarda zeytinyağını raflarda sergilemesini istiyoruz. Bu konu tüm zeytin kentlerinin ortak sorumluluğudur. Hepimiz birlik olmalıyız, bu işe çeki düzen vermeliyiz." dedi...
O halde, belki bu öneri değerlendirilir ve etteki "ucuz" fiyat politikası, zeytinyağı için de uygulanır...
İzmirlilerin çoktan keşfettiği bu "mucize" bütün sofralarda baş köşedeki yerini alır!