Babasının kanatları altındaydı oysa...
Bir kız için en "korunaklı" olduğu yer neresidir? "Babasının kolları" olabilir mi mesela...
Bence "güzel" bir yerdir orası... "Babanın kanatları" altında güvendesindir...
Mina Başaran, babasının kanatlarının altında gibiydi işte...
En "güvenli" olması gereken yerdeydi...
Babasının şirketine ait bir uçakta uçuyordu.
***
Mutluydu... Ve bu mutluluğunu "dostlarıyla" paylaşmak istemişti... Can dostlarıyla..
Hani başına bir şey gelse, telefonda arayacağı kişilerle... İki elleri kanda dahi olsa, ona koşa koşa geleceklerle... Öyle "yakın" olmalı o 8 kız arkadaş... Mina Başaran, bekarlığa veda partisi için sadece 7 arkadaşını seçmişti... Onlar, Mina'nın "canıydı" muhtemelen... Nereden bilebilirdi ki, babasının kanatları altında uçarken, "canlarıyla" birlikte can vereceğini...
***
Genç bir kadın düğün hazırlığı yaparken, fonda hep pembe bir renk uçuşur...
Belki masalları...
Belki o Barbie ile oynadığımız günlerdeki "beyaz atlı prensle evlenen prensesi" hatırlattığı içindir bilmiyorum...
Mina Başaran'ın son fotoğrafları da pembe bir hayal gibi...
Pembe bir çanta...
Başında pembe bir toka...
Pembe güller...
Çünkü bir kadın, "mutluyum" derken, o cümleleri pembe renkle yazıyor sanırım...
***
Peki ya diğer kadınlar?
8 genç kadın bir araya geldiğinde, ortamdaki neşeyi, kahkahayı, esprileri, hayalleri, şakalaşmaları tahmin edebiliyorum...
Bir kez bile "kız kıza" eğlenen her kadın, o uçaktaki "keyfi" tahmin eder zaten...
Onlar da keyifliydiler...
Eminim, o "felaket saniyesi"nden önce kahkaha atıyorlardı... Birileri Mina'nın gelinliğinin modelini konuşuyordu... Diğeri kendi giyeceği elbiseyi... Bekarlığa veda partisindeki en "arıza" kişiyi çekiştiriyorlardı belki... Gözlerinin içi gülüyordu... Uçağın içinde, belki de binlerce "like" alacak selfieler çekiyorlardı... İki kadın pilot ve hostes, bu keyifli yolcuları taşıdığı için mutluydu...
Belki de en eğlenceli uçuşlarından birini yapıyorlardı... Ne de olsa onlar da kadındı ve bu keyfe ortak olmamaları mümkün değildi.
Uçak gökyüzünde süzülürken, pilotlar, hostes, yolcular gülümsüyordu...
***
Ve ne olduysa oldu!
"Pespembe" hayalleri süsleyen uçak, karanlık bir "kabusa" dönüşerek yere çakıldı... O uçaktaki yolcular, evlilik hazırlığı yapan bir kadın ve onun arkadaşları olmasaydı...
Onların son fotoğrafları bu kadar "mutlu" olmasaydı... Sadece yolcular değil, pilotlar bile kadın olmasaydı...
Yere uçak değil, "hayaller, umutlar, sevinçler, kahkahalar, pembe çantalar, en neşeli fotoğraflar" çakılmasaydı... Belki de bu kadar içimiz acımayacaktı.
Bir sevincin yarım kalması belki de bu kadar üzen... Çünkü herkes "hayallerin gerçekleşmesini" bekler... İşte bu berbat uçak kazası, genç bir kadının "hayallerini" yerle bir etti... Ve o hayale ortak olan diğer kadınları da sürükledi peşinden...
***
Şimdi bütün sevdikleri, "filmi" geri sarmaya çalışacak... "Keşke"lerin ardı arkası kesilmeyecek... Pişmanlıklar, ilmek ilmek dolaşacak ellerine... Bu olacak, bundan kaçış yok... Ama elde kalan bir tek teselli var... Bir...
Onlar hayatlarının son gününde, hatta son saniyesinde çok ama çok mutluy dular... Keşke Türkiye olarak, yarım kalan hayallerini değil de, tamamlanmış mutluluklarını görseydik... Güle güle Mina... Güle güle uçağın tüm güzel yolcuları... Sizlerin hayali yarım kaldı ama tüm Türkiye'nin hafızasında siz en güzel hayalinizle kalacaksınız...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.