Önceki gün İzmir'in ortasında bir yangın çıktı...
Basmane'de bir otel cayır cayır yandı!
"Cana geleceğine mala gelsin" diyecektik ama 4 kişi yaralandı...
Otel müşterilerinden 2 kadın bir seçim yapmak zorunda kaldı...
- Yanmak...
- 6'ncı kattan atlamak...
Aşağı atlamayı seçtiler!
Neyse ki ölmedi ikisi de...
Şimdi olay araştırılıyor...
İlk belirlemelere göre, binanın dış cephesi plastik malzemeyle kaplandığı için yangın bir anda o kadar büyümüş...
Neymiş? O malzeme, yönetmeliğe aykırıymış, Konak Belediyesi, 8 Ocak 2015'te yaptığı denetimde ruhsata aykırı olarak binanın çatı katındaki terasların kapatılarak kat haline getirildiğini, otele cephe kaplaması yapıldığını belirlemiş...
Bravo! Peki sonra?
Belediye encümeni de, 19 Şubat 2015'te ruhsata aykırı yapılar için yıkım kararı vermiş. Binanın sahibi hakkında da suç duyurusunda bulunmuş...
Müthiş!
Peki ya sonra?
İzmir 7. Asliye Ceza Mahkemesi, sanığa 6 bin lira para cezası vermiş. Davalı karara itiraz etmiş. Bölge İdare Mahkemesi'nde dava devam ediyormuş...
Amaannn...
Muhabirlik yıllarımda yerel yönetimlerden sorumlu olmasam, diyeceğim ki, "Vay be. Her şeyi yapmış işte belediye. Daha da ne yapsaydı?" En klasik "sorumluluktan kaçış" yöntemidir!
Yarın, öbür gün senin kurum olarak başına iş açılmasın diye, iki ceza kesersin, hooop encümene yollarsın, bir de suç duyurusunda bulundun muydu tamamdır!
Sonra da, hani Gönül Yazar'ın "Şu Gönül koca mı gördü ayooollll" edasıyla, "Şu belediyenin yıkım ekibi; o kaçak binaları yıktıracak parası bütçesi mi var ayollll" dersin...
Sonra imara, ruhsata aykırı yapılar...
Pastaya kat yapar misali, iş merkezlerine, otellere kaçak kat çıkanlar... Doğal SİT alanlarına restoran açanlar, aynen devam eder...
"Soran olursa başımın belası dersin" şarkısı misali, "Soran olursa, ben cezai işlem yapmıştım" demek için "kağıt üstünde" asar kesersin...
Bakınız: Basmane otel yangını...
URFA'DA OXFORD YOK, NE YAPAYIM...
Bazen okurlardan, eş, dosttan sitem geliyor...
"Çok sert konuları yazıyorsun" diyorlar...
İşte o sırada, İbrahim Tatlıses'in kulaklarını çınlatıyor ve "Urfa'da OXFORD vardı da biz mi gitmedik" misali;
"Gündemin fonunda dokuz sekizlik müzik çalıyordu da, ben mi yazmadım" demek istiyorum!
Gündem böyle, ben ne yapayım!
KENDİ DÜŞEN AĞLAMAZ SERBESSSS!
Al işte sinir bozucu bir konu daha...
Hani şu pek bir ünlü yazar Emrah Serbes...
Hani 2 kişinin ölümüne neden olduğu trafik kazasının ardından, soyadını "t" ile yazan gazetecilere çemkirip, "Benim adım Emrah Serbes, sonumda 'T' yok" demişti...
İşte, hala ve ısrarla o aracı alkollü kullanmadığını iddia eden ve kazadan sonra alkol aldığını söyleyen Emrah Serbes'in yargılanmasına dün başlandı...
"Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne sebep olmak" suçundan 22,5 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanan Serbes, duruşmada ifade verirken ağlamış...
Nasıldı o atasözü?
"Alkollü araba kullanan sonuçlarına katlanır" mıydı?
Yok yok, atalarımız öyle bir laf etmedi, ben uydurdum...
Onlar şöyle dedi:
Kendi düşen ağlamaz Emrah Serbesss!