51 yıl yetmiyor işte... Yetmiyor
Trafik kazası falan olsa...
Ne bileyim adi bir hırsızlık...
Soygun...
51 yıl için, "Ohooo amma ceza almış" dersin...
Şimdi bir adım ileri gidelim ve cinayet olduğunu düşünelim...
51 yıl için "Tamamdır" diyebilirsin...
Amaaaa..
Adana'da, en masum haliyle uyuyan 4.5 yaşındaki bir bebeğe cinsel istismarda bulunan 20 yaşındaki sapık için verilen 51 yıl ceza, kamuoyunun vicdanını rahatlatmıyor...
Zaten 51 yıl kağıt üstünde!
Bu sapık, bu kadar yıl yatmayacak ki...
Yok içeride kaldığı süre, yok infaz derken yaklaşık 30 yılda çıkacak...
Bu adam ömrünün sonuna kadar cezaevinde kalsın diyorsun, olmuyor...
Mevcut yasalar buna izin vermiyor...
İşin en kötü tarafı, cezalar "geriye dönük" de işlemiyor...
Yani bu insan müsveddesinin yaptığı "kötülüğün" ardından yasa maddeleri değişse, en ağır yaptırımlar uygulansa bile, insanın kanını donduran manyak, mevcut yasalara göre ceza alacak!
Ne acı değil mi?
51 yıl ceza için "alabileceği en ağır cezayı aldı" demekten başka çare yok!
Madem öyle, bari bu son olsun!
Madem öyle, hadi artık, şu yasalar değişsin...
"Ağırlaştırılmış müebbet" sözü, pek bir "ağır", pek bir "korkutucu", pek bir "sonu bucağı yokmuş gibi" gözüküyor...
Ama, realitede değil!
Hadi, bu cümlelerin hakkı verilsin!
Birilerine, ağırlaştırılmış müebbet verildiğinde, girdikleri cezaevinin duvarları, gördükleri son manzara olsun!
Kimse acımasın onlara!
Kimse, durup bir an bile düşünmesin...
Neden biliyor musunuz?
4.5 yaşındaki bir çocuğun hayatı bitti!
Bilinç düzeyinde hatırlamayacak belki bu olayı ama, bilinçaltı onun beyninin her kıvrımına ayrı bir acı işledi...
Madem "kurbanlar" hayatının sonuna kadar "acı" çekecek, "suçlular" 20-30 yıl ile kurtulmasın...
Onlar da ömür boyu mahkum kalsınlar....
Kağıt üstünde, laf olsun diye değil ama...
Sahiden!
BİR AVUKAT YALVARMALI MI?
"Ne olur haksız tahrik indirimi uygulanmasın..." Bu yalvarış bir avukata ait...
İstanbul'da, geçen yıl cinayet işlenmişti...
Bir kadın boşanmak istiyordu, kocası da onu sokak ortasında çekip vurdu...
Kayınvalidesini de yaraladı...
Biliyorum kimse şaşırmadı habere...
Ne yazık ki kanıksanıyor!
25 yaşında hayatını kaybeden Fatoş Mutlugüneş'in avukatı Özcan Karakoç, cinayetin ardından intihara teşebbüs eden sanık Tanju Mutlugüneş'in bu eyleminin göz önünde bulundurulmamasını istedi...
Duruşmada konuşan Avukat Karakoç, "Toplumda maalesef kadına şiddetin önüne geçemedik.
Sadece takım elbise giymek, pişman olduğunu söylemek yeterli değildir. Ne olur haksız tahrik indirimi uygulanmasın. Silahın niteliği, kayınvalideye olan eylemi, öldürmeye teşebbüs olarak değerlendirilmelidir.
En ağır şekilde cezalandırılmasını istiyoruz" dedi.
Duruşma savcısı, Tanju Mutlugüneş hakkında eşini kasten öldürme suçundan ağırlaştırılmış müebbet, kayınvalidesini öldürmeye teşebbüs suçundan 9 yıldan 15 yıla kadar ceza istedi.
Mahkeme ertelendi...
İşte bunu söylüyoruz...
Eğer istenirse, "daha ağır" cezalar da verilebilir...
Soru şu:
Neden istenmiyor?
Neden her mahkemede farklı bir karar çıkabiliyor?
Neden kimileri için kravat, bez parçasıyken kimileri için "şirinlik muskası" olarak görülüyor?
Neden?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.