"Aşk" eski bir yalan (mı)
Tom Hansen, hayatından tamamen çıktığına emin olduğu zaman Summer ile tanıştığı ilk günü hatırlar. Tom, Summer'a ilk gördüğü anda aşık olmuştur. Hayatının geri kalan kısmını onunla birlikte geçirmesi gerektiğini biliyordur. Ancak Summer aşka ve mutlu birlikteliklere inanmamaktadır. Tom pes etmez ve adını koyamasalar da aralarında arkadaşlıktan ötesinde, farklı bir ilişki başlar. İkisi birlikteyken eğlenceli, komik ve sıradışı günler geçirmeye başlarlar.
EZBER BOZUYOR
"Aşkın (500) Günü" klişeleri kıran, ezber bozan bir romantik komedi. Sıradan bir kadın ve erkeğin ilişkisini adeta bir günlük gibi son derece doğal diyaloglarla beyazperdeye taşıyor.
Bu nedenle seyirciyle hemen sıcak bir iletişim kuruyor. Günümüz kadın ve erkek ilişkilerine getirdiği farklı söylemle dikkat çeken film artık kadınların ve erkeklerin bir ilişkiden nasıl farklı beklentiler içinde olduğunu da ortaya koyuyor.
Günümüz kadınının evlilik gibi bir beklentisi yok. İlişkisinde arkadaş olabileceği bir erkek arıyor. Zaten Summer ve Tom arasındaki ilk uyumsuzlukta işte burada başlıyor. Summer'ın ihtiyacı bir arkadaş, Tom'un ise bir sevgili. Tom bir "Romeo" iken ne yazık ki Summer "Jülyet" olmayı tercih etmiyor. Tom onun için hayatında bir renk.
Onlar adını koymak istemedikleri bir ilişki yaşıyorlar. Duyguları aşkla arkadaşlık arasında gidip geliyor. Bu duyguları net bir şekilde ayıramıyorlar. Günümüz gençliğinin "Love Story"si olarak adlandırabileceğimiz filmin belki de en çok altını çizdiği şey de bu zaten. İlişkide önemli olan aşk mı arkadaşlık mı?
"Aşkın (500) Günü" içeriği kadar sıradışı kurgusuyla da iddialı. Adeta bir puzzle gibi kurgusuyla bir aşkın beş yüz gününe tanık oluyoruz. Bunu kah on gün öncesine, kah altmış gün sonrasına giderek öğreniyoruz. Film ilginç kurgusuyla aynı kategorideki birçok filmi hemen gerisinde bırakıyor. Yönetmen Marc Webb sinema dili ve kadın erkek ilişkilerine yaklaşımı ile Woddy Allen'ın '70-80 arasındaki yenilikçi anlayışını çağrıştırıyor. Çektiği video kliplerle tanınan Marc Webb ilk filmiyle sinema dünyasına sağlam bir giriş yapıyor.
ÖNEMLİ FİGÜRLER
Filmde karşımıza çıkan çeşitli popüler kültür ürünleri de seyirciyi hemen tavlayan önemli unsurlar. Mesela nesli tükenmiş erkeklerin son temsilcisi olan Tom, çok sıkı bir The Smiths fanı. Morissey'in umutsuz aşıkların hislerine tercüman olduğu şarkı sözleri Tom'un vazgeçilmezlerinden. Summer'la bir gün ansızın asansörde karşılaşır ve gençkız Tom'un kulaklığından gelen şarkıyı hemen tanır: "There is a light that never goes out."
Eros oklarını bir kez daha Tom'a doğru atmıştır. "The Smits"in yanı sıra "Ringo Star", Simon & Garfenkul İkilisi ve "Kara Şimşek" dizisinin tema müziği fonda yer alır. Bu sıkı müzisyenlerin yanı sıra Dustin Hoffman'i yaratan film "The Graduate", efsane yönetmen Ingmar Bergman'ın "Persona" ve "Yedinci Mühür"ü son derece zeki bir şekilde film boyunca karşımıza çıkar.
"Aşkın (500) Günü" kadın erkek ilişkileri üzerine "Harry Sally ile Tanışınca"dan sonra çekilen en zeki film. Gerek sinema dili gerek içeriği ile "romantik komedilere" yeni bir bakış açısı getiriyor. Yıllar sonra bile mutlaka hatırlanacak bir çalışma.
İyi seyirler.
Haftanın Filmi
Coco Chanel & Igor Stranvinsky:
Büyük Aşk
Coco Chanel bir akşam Igor Stravinsky adlı Rus bestecinin hazırladığı bir operanın ilk gösterimine gider. Çağı için fazla modern bulunan eser, seyirci tarafından yuhalanır. Coco Chanel ise Stravinsky'den çok etkilenir. Ancak ünlü besteci evlidir ve çocukları vardır. Ekim devriminden sonra Rusya'dan kaçan ve Fransa'da mülteci olarak yaşayan Stravinsky'e ve ailesine evini açar. 20 yüzyıla damgasını vuracak bu iki figür arasında fırtınalı bir aşk yaşanmaya başlar. Stravinsky'nin Fransa'daki hayatı giderek bir çıkmaza sürüklenirken, Coco yaşadığı aşkın da etkisiyle efsanevi No: 5 adlı parfümü oluşturur... İflah olmaz romantikler için kaçırılmayacak bir film.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.