Ferzan Özpetek sinemasının zirvesi: Serseri Mayınlar
Yazar olmak isteyen Tommaso, babasının makarna fabrikasının yönetimini ona ve kardeşine devretmek istediğini açıklayacağı "aile yemeği" için Roma'dan gelmiştir. Tommaso bu geniş aile yemeğinde gay olduğunu açıklamak niyetindedir. Ama aynı akşam ağabeyi, babasının kalp krizi geçirmesine neden olan kendi sırrını açıklar. Baba büyük oğlunu evden kovunca fabrikanın da yönetimini Tommaso'ya bırakır. Roma'daki hayatını özleyen Tomasso için sıkıntılı bir süreç başlar.
VE BURJUVALAR
Son günlerin en sıcak konularından biri olan "gay olmak hastalık mı değil mi?" tartışmasına en iyi cevabı Ferzan Özpetek'in "Serseri Mayınlar"ı veriyor. Özpetek bunun bir "tercih" olduğunun altını çiziyor. Delikanlıların annesi bunun bir hapla geçip geçmeyeceği sorduğunda da bunun bir hastalık olmadığı cevabını alıyor. "Serseri Mayınlar"ı sadece "gay" olma bağlamında değerlendirmek filme haksızlık olur. Özpetek bu tercihten yola çıkarak aslında çok sıkı bir şekilde burjuvaziyi eleştiriyor.
Büyük oğul Antonio cinsel tercihini gizleyip bunu saklı yaşasaydı, bu yetmezmiş gibi bir de üstüne evlenip çoluk çocuğa karışsaydı inanın kimse tek bir kelime etmezdi. Fakat o tam tersini yaptı. İki yüzlü burjuva ahlakını reddetti. Eşcinselliği değil, gay olmayı seçti. Gay olduğunu açıklayarak kendisine bir "kimlik" seçmiş oldu. Eğer toplumun ve ailesinin istediği gibi bir hayat seçseydi kimliksiz, sadece cinsel bir tercihi olacaktı. İtalyan Sineması'nın medarı iftarı olan Passolini'nin gözde teması "iki yüzlü burjuva ahlakı"na Özpetek yepyeni bir bakış açısıyla yaklaşıp, konuyu yeniden tartışmaya açıyor.
AİLE İÇİ DRAM
"Serseri Mayınlar" aile için bir dram gibi ilerlerken büyükannenin hikayesi de filme ayrı bir tat ve gizem katıyor. Film kaçak bir gelinle başlayıp, patlayan bir silahla devam ediyor. Ferzan sanki seyircisine şaka yapıyor ve aniden günümüze geçiyor. Film ilerledikçe kaçak gelinin gizemi de aydınlanmaya başlıyor. Bu bölümler adeta film içinde film. Sanki Cinecitta'nın görkemli büyük günlerine hüzün dolu bir selam.
Ferzan Özpetek son filmi "Mükemmel Bir Gün"den sonra yeniden özüne dönüyor ve "Serseri Mayınlar" ile kariyerinin zirvesine çıkıp en kişisel filmine imza atıyor.
Özpetek ilk filmi "Hamam"dan beri cesur bir duruşla tabu olan "gay"lik konusunu çok sağlam söylemlerle insan toplumun gündemine sokuyor ve insanlara bu bilgiyi hayatlarında nasıl kullanabileceklerini gösteriyor. İşte bu da sanatın gücü, Ferzan'ın bilgeliği. Oyuncu seçimi, senaryo, sanat tasarımı, müzik diğer Özpetek filmlerinde olduğu gibi birinci sınıf.
OYUNCULUK ÇOK İYİ
Başta baba Vincenzo'yu oynayan Ennio Fantastichini olmak üzere tüm oyuncular tam bir takım oyunculuğu sergiliyor. Ayrıca İtalya'nın güneyinde, doğa tarih ve mimarisi ile zengin bir görselliğe sahip olan Lecce'de çekilen "Serseri Mayınlar" yönetmenin filmografisinde de en fazla mizaha sahip olan film. Bundan sonrası için bakalım Ferzan Özpetek yine yeni yeniden bize nasıl sürprizler yapacak.
İyi seyirler.
İstanbul Film Festivali!
Sinemaseverlerin heyecanla beklediği İstanbul Film Festivali başladı.
Bu yıl 29. kez düzenlenecek festival, aralarında Todd Solondz, Priit Parn, Anders Refn ve Elia Suleiman'ın olduğu birçok değerli ismi ağırlayacak.
Dünya sineması ve festivallerin en seçkin örneklerinin gösterileceği festivalde Türk sinemasının en yeni filmleri de yer alıyor. İki haftalık bu sinema şöleni meraklılarına ilaç gibi gelecek.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.