En kralından bir masal aksiyon
Bu filmlerde hem masal/tarih, hem sıkı bir macera hem de müthiş görkemli bir prodüksiyon bulunur. Koltuğa oturduğum anda bambaşka bir diyara yelken açarım.'Robin Hood'dan sonra 'Pers Prensi: Zamanın Kumları' da beni fazlasıyla memnun filmlerden oldu. Yılın en iddialı prodüksiyonlarından biri olan "Pers Prensi" aynı isimli bir bilgisayar oyunundan sinemaya aktarılmış modern bir epik macera.
'ALAMUT KALESİ'
Sokakların çocuğu Destan, günün birinde cesaretinden etkilenen Pers Kralı Sharaman tarafından evlat edinilir. Kral, iki oğlu Tus ve Garsiv'in yanı sıra Destan'a da hanedanında
yer açar. Destan ise babası yerine koyduğu kralı, amcası Nizam'ı ve tabii ki kardeşlerini çok sever. Çocuklar gençlik dönemine ulaştığında, Tus zorlu Alamut Kalesi'ni ve prensesi Tamina'yı ele geçirmek üzere hamle yapar. Destan ise emrindeki bir grup askerle Alamut'u en az zayiatla 'içerden' çökertir. Bu 'fetih' in kutlamaları sırasında kendisine hediye edilen özel bir elbiseyi giyer giymez Kral Sharaman, zehirlenerek ölür. Elbiseyi veren kişinin Destan olması nedeniyle, kardeşleri tarafından Kralı öldürmekle suçlanır. Destan, birdenbire 'yasadışı' bir konuma düşer ve suçsuzluğunu kanıtlamak üzere mücadeleye girişir.
'Pers Prensi: Zamanın Kumları' son derece akıcı, egzotik diyarların ruhunu fazlasıyla yansıtan, esprili ve günümüz 'ekonomi-politiğine' göndermeleri olan efekti bol, içi dolu bir film. Nizam Amca'nın fikriyle Prens "Tus" silah yapıldığı için Alamut Kalesi'ni ele geçiriyor. Fakat iddia edilen silahlar nedense bir türlü bulunamıyor. Çünkü Nizam asıl amacı farklı. Film işte bu noktada bize Irak'taki kimyasal silah yalanını hatırlatıyor.
Malum Sam Amca'nın da amacı farklıydı. Kimyasal silah işgal için sadece bir bahaneydi.
"300 Spartalı" dan sonra Pers'ler bir kez daha film kahramanı olarak karşımıza çıkıyor.
Tek fark "300 Spartalı"da düşman taraf olan Pers'ler, bu filmin iyi kahramanları olması. Filmin öykü 6. yüzyıl İran'ında geçmesine karşın, bugün bile gizemini koruyan Alamut Kalesi efsanesini tarihsel fona yerleştiriyor. Büyük Selçuklu Devleti'ne karşı padişahlığı isteyen Hasan Sabbah ile üne kavuşan kale, sarp dağların tepesindeki fiziksel konumuyla nedeniyle feth edilmesi en zor yerlerden birisiydi. Hasan Sabbah sahte bir cennet vaat ederek burada döneminin en namlı suikatsçılarını yetiştirmişti. Haşhaş çekip ölümü 'iplemez' hale gelen suikatsçılar da, o bölgeye korku salmıştı."Haşhaşiler"in tarihsel zamanıyla, filmin zamanı uyuşmasa bile "Haşhaşiler" fona mana katmış. Filmin de eğlendirmekten başka bir amacı olmadığına göre herhangi bir sorun yok demektir.
OSCAR'LI KADRO
Destan'ın "Kara Murat" kıvamında oradan oraya hoplayıp zıplaması zaten filmin olmazsa olmazı. Ama buradaki koreografi, oyuncu Jack Gyllenhaal'ın "Destan"a yakışır bir vücut çalışması yapması ve dublör kullanmaması takdire şayan durumlar.'Donnie Darko', 'Zodiac', 'Jarhead' ve 'Brokeback Dağı' gibi filmlerde rol alan Jake Gyllenhaal "Pers Prensi"ndeki "Destan" rolüne yakışmış. Fakat aynı şeyi Prenses Tamara rolündeki Gemma Arterton için söyleyemeyeceğim. Bu rol için Ortadoğu'lu bir kadın oyuncu çok daha iyi olurdu. Bir de öyküde dikkat çekici iki karakteri var; Nizam ve Şeyh Amar. Nizam'ı " Gandhi " filmiyle Oscar alan Ben Kinsgley, Şeyh Amar'ı ise ( favori oyuncum) Alfred Molina canlandırıyor.
İkisi de varlıklarıyla filme çok şey kazandırıyor.
Her daim gişe şampiyonu filmlere imza atan Jerry Bruckheimer'ın yapımcılığını üstlendiği filmin yönetmen koltuğunda ise Mike Newell oturuyor. 'Dört NikBir Cenaze' ile yıldızı parlayan Newell 'Donnie Brasco', 'Mona Lisa Smile' gibi filmlerden sonra 'Harry Potter serisi'nin 'Ateş Kadehi'ni de çekmişti. Her ne kadar bir video oyunundan yola çıkarak "Pers Prensi"ni çekse de Newell'in sinemacılığını film boyunca konuşturuyor. Masal/aksiyon filmlerinden seviyorsanız, bu filmde eğleneceğiniz garanti.
İyi seyirler.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.