İzmir'de sinema salonu yok mu?
Açlık (Hunger) Murat Özer: Ey seyirci! Özcan Alper'in Sonbahar'ına gösterdiğin ilgiyi Açlık'tan esirgemeseydin keşke. Açlık'ın bittiği yerde Sonbahar başlıyor zira. Özcan'ın filminin sana yaşattıklarından aşağı kalmadığını göreceksin izlediğinde. 'Özgürlük' kavramının dört duvar arasında da kendini yoğun biçimde hissettirebileceğini belgeliyor bu film.
Yasak Bölge (District) Uğur Vardan: Yasak Bölge 9, son derece hoş metaforlarla bezeli bir bilimkurgu. Hikaye, yüzeyde 1.5 milyon E.T'nin evlerine nasıl döneceği sorusu etrafında biçimlenirken derinlerde de 'öteki' kavramına ve Güney Afrika'nın 'Apartheid politikası'na atıfta bulunuyor. Filmi 'Uzaylı açılımı üzerine' ya da 'İki dil birçok yaratık' olarak da nitelemek mümkün. Ayrıca bir başka ilginç yan var; Öykünün geçtiği topraklara bu aralar gezegenin 'kalifiye' olmuş bütün topçuları uğrayacak.
Süt (Milk) Nil Kural: Eşcinsel hakları savucusu ve politikacı Harvey Milk'in hayatını anlatan Milk'le ilgili olarak en çok, bu rolle 'En İyi Erkek Oyuncu' dalında Oscar kazanan Sean Penn konuşuldu. Oysaki yönetmen olarak harika bir iş çıkaran Gus Van Sant; filmin senaryosuyla Oscar alan Dustin Lance Black ve Emile Hirsch, Diego Luna, James Franco ile Josh Brodin gibi yan rollerdeki oyuncular da en az Penn kadar konuşulmayı hak ediyordu.
Okuyucu (Reader) Ceylan Özçelik: SİYAD'ın seçmekle ne de güzel ettiği Okuyucu, dehşetengiz bir dram. Filmimiz, 15'lik liseli Michael ile cehaletini çetinliğiyle örten yaşını başını almış Hanna arasındaki sakıncalı ilişkiyi, zaman sıçramalarıyla neredeyse iki ömre tamamlar. Hisleriyle boğuşmaktan yorgun düşen iki karakterin bireysel çilelerine ortak olmak ve çetrefilli bir insanlık suçunu izlemek üzere toplanacağız.
Kapitalizm (Capitalism: A love Story) Esin Küçüktepepınar: Amerikalı Michael Moore, mevcut küresel ekonomik krizin müsebbiblerini ve kurbanlarını işaret ediyor. Şov insanı olarak, Wall Street cenahına, polisin 'suç mahalli' bantlarını geriyor, elinde megafon muhatap arıyor. Vatandaş takkesiyle yaptığı bu bildik şaklabanlıklar, esasen çok ciddi açmazları hatırlatıyor. Gerçi her yaraya dokunacak bir aşk hikanlatıyorsanız, Moore usulü azıcık duygu sömürüsü de kaçınılmaz oluyor. Ve bu listede ayrıca 'Şampiyon' (The Wrestler), 'Son Veda' (Okuribito), 'Milyoner' (Slumdog Millionaire), 'Küçük Deniz Kızı Ponyo' (Ponyo on the Cliff by the Sea) ve 'Avatar' yer alıyor. Yani Siyad'ın listesinde herkesin zevkine göre bir film mevcut.
Şimdi merak ettiğim bir mevzu var: "Siyad'ın Seçtikleri" neden İzmir'de de bir sinema salonunda yer almaz? Dokuz Eylül Üniversitesi G.S.F'de (1984-1988) öğrenci olduğum yıllarda sanat filmleri gösteren sinemalar mevcuttu. İnanıyorum ki İzmir'de sanata duyarlı kişi sayısı o yıllara nazaran daha da çoğalmıştır. Bu nedenle "Siyad'ın Seçtikleri"nin İzmir'de yer almaması sanat-kültür hayatı adına büyük kayıp. Eğer herhangi bir sinema salonu bu işe niyetlenirse birkaç sinema yazarını İstanbul'dan kapıp gelir, filmler hakkında söyleşi bile yaparız. İzmir'e, İzmirlilere sözüm söz. "Siyad'ın Seçtikleri" ayrıca Ankara'da, Bursa'da, Adana'da, Eskişehir'de, kısaca Türkiye'nin dört bir yanında gösterilmeli.
HAFTANIN FİLMİ
Nanny McPhee Büyük Patlama
Zaman boyutunda ileriye doğru sıçrama yapan Dadı McPhee, kocasının savaşa gitmesinden sonra aile çiftliğini tek başına çekip çevirmeye çabalayan genç anne Bayan Green'in kapısında belirir. Bayan Green'in çocuklarının başının dertte olduğunu fark eder. Eve yerleşen, hiç de ayrılmaya niyeti olmayan küstah ve iğrenç iki kuzene karşı mücadele vermektedirler. Uçan motosikletlerle heykellerin, ağaçlara tırmanabilen bir domuz yavrusunun ve en olmadık anlarda ortaya çıkan yavru bir filin yardımıyla harekete geçen Dadı McPhee, küçük yaramazlara yepyeni beş ders öğretmek için büyülü güçlerini kullanacaktır.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.