Fransız usulü aksiyon
USTA ÇIRAK İLİŞKİSİ
"Paris'ten Sevgilerle" yaz sıcağında iyi gidecek hoş ama boş filmlerden. John Travolta bol bol vuruyor, kırıyor. Yamağı rolünde de Jonathan R. Meyers de avanak yardımcı olarak elinden geleni yapıyor. Daha Paris'e ayak basar basmaz gittikleri Çin lokantasında Travolta'nın aynı anda bütün lokanta çalışanlarını haklaması akıllara seza. Dakika bir, gol bir. Yani anlıyorsunuz ki Jackie Chan usulü bir aksiyon bu. Hani esprili bile olsa çok zekice bir şey aramamak lazım. Derken John Travolta bombayı arabada patlatıyor. Bu aslında beyaz, değil terör ticareti. 'Hadi bakalım' deyip bu sefer de politik bazı şeyler bekler oluyoruz. Film hiç şaşırtmadan doğruca Pakistanlıları terörist ilan edip, onların peşine düşüyor. Sonra da film ister gül, ister ağla modunda ilerliyor.
TRAVOLTA'NIN DÖNÜŞÜ
Kuşkusuz John Travolta ve Jonathan Rhys Meyers bu filmin en büyük kozu. Onlara bir de Luc Besson'ı ekleyebiliriz. John Travolta müzikal filmlerle 1976'da sinemaya girmiş ve 'Saturday Night Fever', 'Grease' gibi müzikallerle ününün doruğuna çıkmıştı. Travolta bu yükselişin ardından 1990'lı yıllara kadar uzun bir sessizlik süreci yaşamıştı. Ta ki Tarantino'nun başyapıtı 'Pulp Fiction'da oynayana kadar. Travolta bu filmde küllerinden yeniden doğmuş 'O Çok Sevimli', 'Kod Adı Kılıçbalığı' ve 'Hairspray' gibi filmlere sinemaya devam etmişti. Oğlunun ölümüyle sarsılan Travolta suskunluğunu bu filmle bozuyor. Fakat, Mel Gibson'ın 'Cehennem Silahı' filminde canlandırdığı Martin Riggs karakterinden fazlasıyla esinlenilmiş olan Ajan Charlie Wax karakterinin Travolta'nın kariyerine bir şey katacağına inanmıyorum.
Bu filmin kariyerine herhangi bir katkıda bulunmayacağına inandığım bir diğer isimde Luc Besson. 'Nikita' ile çığır açan, 'Fifth Element' ile gönüllerimizde taht kuran 'Jan Darck'la tarihi filmlere gişe yaptıran Besson nedense aksiyon sinemasının da tam destekçisi. Aksiyona karşı mıyım? İyi yapıldığı sürece hiçbir filme karşı değilim. 'Taxi' ve türevi filmlerle gişe şampiyonu filmlerin yapımcısı olan Besson, ne yazık ki gerçek sinemaseverleri uzun zamandır unuttu.
Fransız aksiyon filmlerinin en iyi isimlerini bir araya getiren "Paris'ten Sevgiler" ne yazık ki iyi niyetli bir çalışma olmaktan öteye gidemiyor. Finale doğru yer alan otoban sahnesindeki sıkı kovalamacanın hatırına belki iyi bir seçim olabilir.
Haftanın kaybı
Yeşilçam'dan, İzmirli bir yıldız daha kaydı. Genellikle yan rollerden tanıdığımız Hülya Tuğlu geçen hafta hayata gözlerini yumdu. 'Adile Teyze', 'Selvi Boylum Al Yazmalım', 'Hatasız Kul Olmaz', 'Çaresizim' gibi filmlerde rol alan yıldız daha çok güzel ama kötü kadın karakterleri ile hafızalara kazınmıştı. Yıllarca Yeşilçam'a emek veren yıldız, oyunculuğu kadar Avrupai güzelliği ile adından söz ettirmişti. Nur içinde yatsın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.