Zenginlik, para pul neye yarar...
Filmin konusu kısaca şöyle: Jordan Belfort hırslı bir gençtir. Para kazanma arzusuyla Wall Street borsasında broker olarak işe başlar. Ardından kurnazlığıyla bir yatırımcı firmasında zengin olmak için her şeyi yapmaya hazır bir CEO olur. 90'ların en hızlı günleridir ve Jordan önemsiz tahvillerle birçok yatırımcıyı aldatarak kısa zamanda trilyoner olur. Bir günde milyon dolar kazanıp aynı hızda harcayabilir. Birden Jordan kendisini uyuşturucu, fahişeler, son derece pahalı lüks fantezilerle dolu kirli bir dünyanın içinde bulur.
ZENGİN OLMANIN KISA YOLU
Uyuşturucu, seks, alkol, kumar gibi para da bağımlılık yaratır. Jordan bunların tamamına müptelası olur. Oysa o eşi, yuvası ve işiyle orta sınıf bir Amerikalı gibi hayatını sürdürecektir. Kader ağlarını böyle örmez. Masumiyeti ilk iş gününde birlikte çalıştığı broker tarafından iğfal edilir. Para onu baştan çıkarır.
Zengin olmanın yolunu bulur Jordan. Kendi gibi aç gözlü bir grupla yatırım şirketi kurar. Değeri düşük hisseleri alıp satmaya başlar. Egosu tavan yapınca bu kez Robin Hood'luğa özenir. Zenginlerin parasını bu kez çarpmaya başlar. Daha çok parayla birlikte başta eşi olmak üzere tüm hayatını değişir. Verilen çılgın partilerin, yapılan açgözlülüklerin ve lüks tüketimin haddi hesabı yoktur. Dini imanı para olur artık Jordan'ın.
EN BÜYÜK HIRSIZ WALL STREET
Amerika'da en büyük hırsız mafya değil aslında Wall Street'tir. Değeri düşük hisselerle her Amerikalıya zengin olma rüyası satılmıştır. Jordan da broker'ların kralı; yuppie kuşağının simgesidir. Büyük hisse senedi operasyonu öncesinde çalışanlarını savaşa giden komutan edasıyla motive eder. Onlar hisse senedi sattıkça Jordan'ın para krallığı sürecektir.
Martin Scorsese 1990'lardan bugüne bakıyor. Başkan Reagen döneminde başlayan bu dönem hüsranla sonuçlanmıştır. Açgözlülük ve ahlaksızlık bu sonu hazırlamıştır. Aslında bu değerler kapitalizmin ürettiği "ahlaki" değerler değil midir? Eğer bu filmi eğer Martin Scorsese çekmeseydi son derece dağınık, sıkıcı, sıradan bir film olabilirdi. Oysa Life Style sahnelerini tiksinti uyandıracak kadar abartan Scorsese ustalığıyla bir başyapıta, Wall Street hakkında unutulmaz bir kara mizaha imza atmış.
Marti Scorsese "New York Çeteleri", "The Avitor", "Zindan Adası", "Köstebek" filmlerinde de Leonardo DiCaprio ile birlikte çalışmıştı. İşbirlikleri bu filmde de mükemmel şekilde sürüyor. Artık olgun bir oyuncu olan Dicaprio her filmde kendini aşıyor. Leo hiç olmadığı kadar Oscar'a yakın duruyor bu kez. Ve diğer oyuncular; Jonah Hill, Margot Robbie, Kyle Chandler tam bir takım oyunculuğu gösteriyor. Filmin sürpriz ismi Jean Dujardin -kısa ama etkili -rolüne cuk oturuyor.
Yılın en önemli filmlerinden biri olan "Para Avcısı"nı kesinlikle kaçırmayın derim. Ve bu filmden hoşlananlara mutlaka "Zeitgeis: The Movie" belgeselini (DVD)mutlaka izlemelerini öneririm. Çünkü bu belgesel "Para Avcısı"nın ağa babası olur.
Haftanın Filmi
Mr. Banks
Walt Disney kızlarına Mary Poppins romanını film yapmak için söz verir. Romanın yazarı Bayan Travers'dan izin alması gerekmektedir. Yazar 1961'de Londra'dan Hollywood'a görüşmek için gelir. Fakat yüzleşemediği bazı acıları vardır. California'da kaldığı sürede geçmişte çektiği sıkıntıları anımsar. Disney'in klasiklerinden "Mary Poppins"in ortaya çıkış sürecini anlatan filmde başrolleri Tom Hanks ve Emma Thompson oynuyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.