"Bıktım her gün ölmekten"
Beklenen olur; Cage dakikalar içerisinde öldürülür... Fakat bu bir sonu değil, yeni bir başlangıcı doğurur. Cage, sıradışı bir şekilde cehennem gibi bir günde uyanır, kendini kırılması zor bir döngünün içerisinde bulur. Buna göre her seferinde ölüp sonrasında yeniden dirilip aynı savaşı bir kez daha tekrarlamak zorundadır. Her geri dönüşünde daha güçlü, daha zeki ve Mimics'lerle daha kolay başa çıkabilir hale gelse de kendine verilen iş dünyanın en zorlu görevidir.
Yıllar önce çekilen ve Bill Murray'nin oynadığı "Bugün Aslında Dündü" filminde Phill adlı kahraman zaman döngüsüne yakalanır. Her sabah yeniden aynı günü yaşamak zorunda kalır. Film aynı günü tekrarlamak ve hataları telafi etmek üzerine kurulu bir zaman yolculuğu hikayesidir. "Yarının Sınırı" filmi de bu noktadan yola çıkıyor. Kahramanımız Binbaşı Cage apokaliptik bir dünyalar savaşının içinde insanlığı kurtarmak için cehennem gibi bir günü tekrar tekrar yaşıyor.
Matrix filminden beri o heyecanı yaratacak film çekilmemişti. "Yarının Sınırında" orijinal bir fikir olmamasına rağmen apokaliptik bir dünyada geçen aksiyon filmleri arasında hemen öne çıkıyor Binbaşı Cage daha filmin başlarında şerefli bir asker olarak ruhunu teslim ediyor. Fakat hemen akabinde kendisini yeniden tek parça bulup savaşa devam ediyor. Bir defasında savaşırken ölmeden önce "Metal Zırhlı Fahişe" diye anılan Rita filmin anahtar cümlesini söylüyor: "Uyandıktan sonra beni bul"! Binbaşı Cage ve Rita bundan sonra nefes nefese seyredeceğiniz bir aksiyona imza atıyor.
"Yarının Sınırında" savaşların gereksizliği, askerliğin mantıksızlığı üzerine güzel saptamalarda bulunuyor. Kan, barut demir çelik kokusu birbirine karışırken -bu filmlerin olmaz olmazı- "aşk" da bir süre sonra bu kokulara eşlik ediyor. Rita ve Cage düzeyli bir birliktelik sergiliyorlar. Asker olduklarını ve savaştıklarını asla unutmuyorlar. Bu nedenle film boyunca sadece küçük bir öpücükle idare ediyorlar.
Bu film Tom Cruise'a -para kazandırmanın dışında- kariyerine ne kazandırır tartışılır doğrusu. Son filmi "Oblivion" da benzer bir temaya sahipti ve orada bu tarz bir filmin/rolün alasını yapmıştı. Cruise'un artık gişe filmlerine değil "Yağmur Adam", "Magnolia", "Aslanlar ve Kuzular" gibi filmlerde oynadığı rollere ihtiyacı var. Cruise'a eşlik eden Emily Blunt ise yıllarca yan rollerde idare ettikten sonra başrole transfer oldu. Bu filmde de iyi ama ben onu romantik komediler de izlemeyi tercih ederim. Mesela Merly Streep ile oynadığı "Şeytan Prada Giyer" filmindeki rolünü hala unutmadım.
Bu tarz filmler başrol oyuncuları ne kadar ünlü olursa olsun yönetmenlerine çok şey borçlu. Eğer yönetmen apokaliptik dünyayı yeterince inandırıcı kılamazsa sonuç fiyasko olur. Aksiyon filmlerin piri Doug Liman "Yarının Sınırında" bütün ustalığını konuşturmuş, yaratıcılıkta sınır tanımamış. Doug Lima imzalı "Buorne Identy" serisi hala zevkle seyredilen klasik filmler arasında. "Yarının Sınırında" ise geleceğe kalan bir klasik olur mu derseniz, bunu onun zamandaki yolculuğu gösterecek derim. Ama bildiğim bir gerçek varsa; o da "Yarının Sınırında"nın çok sıkı bir aksiyon filmi olduğu! Kaçırmayın!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.