Çeşme Ayayorgi'deki gürültü konusuna Vali Cahit Kıraç'ın müdahalesi ve gelinen noktadan memnuniyeti, dün size hem gazetemiz sürmanşetinde tüm ayrıntılarıyla hem de bu sütunlarda paylaştık.
1000'den fazla insana istihdam sağlayan ve turizmde Çeşme'nin ve Ayayorgi'nin bir marka olması yönünde çok ama çok katkısı olan clup ve beach işletmecisi turizmciler ile aynı koyda yaşayan Çelebioğlu ailesi arasındaki sürtüşme "şimdilik" durdu.
Vali Kıraç ne dedi de çözüldü peki? Sadece "Herkese kanunları ve sorumluluklarını hatırlattı" aslında. Bu konuda kanunları ve devletin müdahalesini zorlamadan, herkesin üzerine düşeni (yine kanunlar çerçevesinde tabii) yapmasını söyledi. Aksi takdirde; İzmir'in ve Türkiye'nin yüz akı Çeşme'de eğlence ve turizm alanında içeride ve dışarıda imajımız açısından hiç de istenmeyen bir tablo ortaya çıkacak çünkü.
Vali Bey'in müdahalesi, hem konuya müdahil olan taraflar hem de ilgili tüm kişi ve kurumların farkındalığının ve ilgisinin artması açısından çok önemli. Ama, bundan sonrası için çok ciddi bir soru daha var: İşletmeler ile Çelebioğlu ailesinin direkt karşı karşıya gelmemesi lazım. Yani, clupların Çelebioğlu ailesinin insafına bırakılmaması lazım. Bunun için de, kaymakamlık ve çevre bakanlığı yetkililerinin sürekli bu bölgede "ombudsmanlık" yapması, yapılan yanlış varsa da bunun bizzat kendileri tarafından tespit edilip, gerekenin yapılması doğrudur. Bu konuda, Vali Kıraç'ın samimiyetini ve kararlılığını biliyorum.
Aynı kararlılığın diğer kurumlarda olduğuna da eminim. Çeşme Belediyesi, bugüne kadar elinden gelen tüm desteği turizmciler açısından verdi. Ama, başta Çeşme'den ekmek yiyen otelciler olmak üzere aynı hassasiyetin gösterilmesi noktasında "mesafe" olduğunu hissediyorum.
Bakın dostlar...
Çeşme'nin Meryem Ana'sı, Çeşme'nin kruvaziyer turizmi yok. Sadece eğlence turizmi var. Ben demiyorum ki; tatilciler rahatsız edilsin. Ama, milyonlarca lira yatırım yapan ve binlerce kişinin geçimini sağladığı bu yerleri işleten kişilere sahip çıkalım.
İnadına değil, uzlaşıyla.
Dün de dedim ya; diyalog en sihirli anahtar...
TÜLOV farkı
Hüseyin Aslan ismi, kültürden sanata kentlilikten sosyal projelere kadar her alanda gündeme getirdiği projelerle şaşırtmaya devam ediyor.
EGEKOOP kaptanlığının yanında TÜLOV Baaşkanı olarak çok özel bir organizasyona, Çeşme Belediye Başkanı Faik Tütüncüoğlu ile birlikte evsahipliği yapmaya hazırlanıyor şimdi.
Şef İbrahim Yazıcı yönetiminde 62 kişilik dev senfoni Orkestrasının eşlik edeceği Yunanlı sanatçı Demis Roussos, 14 Temmuz'da Çeşme Amfi Tiyatro'da sahne alacak. Bu konserin, Akdeniz'de Suriye ile yaşanan olumsuz sürecin aksine Ege'de dostluk rüzgarlarının esmesinde anlamlı bir göstergesi olacak.
Kaldı ki, bir başka anlamı da var; Bodrum ve İstanbul'daki uluslararası organizasyonlarda dünyaca meşhur isimler ağırlanırken, Çeşme ve İzmir'in bu konuda çok ama çok geride kaldığı malum. 70'li ve 80'li yılların önemli sanatçıları arasında yer alan Roussos, bugün eskisi kadar popüler olmasa da, ilgi görecek bir isim.
O yüzden, Roussos ile başlayan dünya sanatçılarının (burada Filiz Eczacıbaşı Sarper'i ve İKSEV'i ayrı tutuyorum. Filiz hanım da, yıllardır kendi imkanlarıyla ve çok küçük dış desteklerle, klasik müzik ve caz alanında çok önemli isimleri İzmir'e getiriyor)daha fazla İzmir'e, Çeşme'ye, Kuşadası'na, Didim'e gelmesi, getirilmesi gerektiğini de hatırlatmak isterim...
Tebrikler CHP'li kadınlar
Yarın CHP İzmir Kadın kolları seçimi var.
Aday sayısına ve kalitesine baktığımızda rekabetin çok olduğu yerde kalitenin de artacağı malum.
Banu Gençkan, Nilay Kökkılınç, Gönül Badem Ateş, Özgün utku, Emel Tangobay. Yaşları daha çok genç ve cv'leri parıltılı kadınlar.
Siyasetin artık bildik kalıplardan çıkıp, genç ve vizyon sahibi kadın-erkek tarafından yapılması hayalimi yıllardır yazıyor, konuşuyorum.
Kim kazanırsa kazansın, parti gözüyle değil, İzmir ve Türkiye gözüyle bakıyor ve bu enerjinin tüm siyasete olumlu yansıyacağını düşünüyorum.