Uyan Türkiye
Nasıl mı?
Çok gerilere gitmeden, yakın tarihlerden örnekle anlatayım. 2007 'e-muhtıra' girişimiyle ilk denemesi yapıldı, ardından 2010 Anayasa değişikliği halk oylaması sırasında yine yoklama yapıldı ve 2011 seçimleri öncesinde MHP ve Deniz Baykal üzerinden CHP üzerine oynanan oyunla, siyasete yön verilmesinin hangisinin tesadüf olduğunu söyleyebilirsiniz?
Siyasi yoklamalar kesmedi; son 10 yılın en istikrarlı ekonomik göstergeleriyle oynamaya geldi sıra. 4'lerdeki faizler, kredilendirme notundaki pekiyi'ler malum dış güçleri artık çok rahatsız etti ve malum senaryo sahneye kondu bu sefer. Gezi olayları ile tırmandırılmaya çalışılan ve tüm dünyada Türkiye'yi itibarsızlaştırmayı hedefleyen bu senaryo, nihai hedefine ulaşamadı (hükümeti düşürme) ama, kısmen ekonomik verilerle ilgili sonuç verdi. Bunun da faturası ne birilerine ne de bir yerlere değil, hepimize kesildi tabii ki...
Şimdi gelelim bugüne...
Malum; 30 Mart'ta bir yerel seçim var. Ama bu seçim öyle bildiğiniz sıradan bir mahalli seçim değil. 3 ay sonraki Cumhurbaşkanlığı ve hemen ardından Genel seçimlere yönelik ciddi prova anlamını taşıyor. Ve; Türkiye üzerine oynanmak istenen oyunların, Başbakan Tayyip Erdoğan şahsında artık gerçekleştirilemeyeceği de görüldü. Ve tek hedef; hükümeti ve Erdoğan'ın itibarsızlaştırıp, yönetimden uzaklaştırmak olarak belirlendi. Küresel güç diyebileceğim dış güçlerin sahnelediği bu oyun çok da yabancı gelmiyor benim gibi eski bir Ankara gazetecisine. Mehmet Baransu'nun eski MGK belgeleriyle ilk olarak yoklama çekildi ve dünkü operasyonla hükümetin önemli üyelerinin çocukları üzerinden yine bir itibarsızlaştırma provası ortaya kondu. Türkiye'nin en büyük halka arzını yerli ve yabancı yatırımcıların rekor talebiyle gerçekleştiren Halkbank'a da, Genel Müdür'ü üzerinden benzer bir itibarsızlaştırma senaryosu sahneye kondu.
Bu sözlerim sakın ola ki; yolsuzluk yapan, yasadışı bir iş yapan her kim ise onunla ilgili işlem yapılmasın şeklinde algılanmasın. Beni tanıyan herkes; bu konudaki hassasiyetimi bilir. Ama dünkü fotoğrafı yorumlarken, dünü-bugünü yarınla harmanlayıp, küresel bakmanın önemini hatırlatmanın derdindeyim.
Hükümetin Kürt açılımını başlattığı günden bu yana, bu saldırıların arttığı, özellikle ABD'nin, hükümetin kabul etmediği ve edemeyeceği talepleri yüzünden (Ankara kulislerine dikkat eden herkes bunu bilebilir); tıpkı 10 yıl önce Irak'a operasyon için ikna edemedikleri rahmetli Ecevit'i 'hastalığı' üzerinden itibarsızlaştırmaya çalışan ABD teşvikli senaryonun benzerinin bugün, bu hükümete yapılmaya çalışıldığını görebilir.
Fotoğrafa geniş bakılsın lütfen.
Türkiye üzerine oynanmak istenen oyunlar, sana-bana değil; 76 milyona zarar verecek ve egemenlik boyutuna kadar gidecek türdedir.
Bu bir niyet okuma değildir.
Bu bir demokrasi meselesidir...
Not: Bu yoğun gündem içinde dün Ankara ve Mardin'de düşen helikopterlerdeki şehitlerimizin haberi içimizi dağladı. Şehitlerimize Allah'tan rahmet, başta aileleri olmak üzere 76 milyon Türk halkına ve TSK'ya başsağlığı diliyorum.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.