Bugün olanları doğru algılayabilmek için Ankara'da bir miktar teşvik-i mesai yapmış olmak gerekiyor. Yoksa, baş döndürücü gelişmeler kafa karıştırmaya hayli müsait. Nitekim; Emniyet ile başlayan ve dün özellikle İstanbul ağırlıklı İzmir'e de yansıyacak şekilde yapılan yargıdaki atamalar da işte bu kapsamda. Seçimlere 90 gün kala, 2 yıldır sümen altı edildiği ortaya çıkan ve amirlerden bile saklanan dosyaların, şüphe üstüne şüphe uyandıracak şekilde işleme konması karşısında, idarenin, normalleştirme temelli adımları olarak yorumlanmalı bu eylem. İşlemin şiddeti yüksek gibi görünebilir ama tahribatın en az olması yöntemiyle aslolan "normalleşmedir" çünkü. 17 Aralık Operasyonu'nun merkezi görülen İstanbul'da Başsavcı ve vekilleri ile operasyonu, amirlerinden gizleyerek işleme koyan ve hergün gazete ve televizyon haberlerinden eksik olmayan savcı ve başsavcıların başka yerlerde görevlendirilmesinin İzmir ile ilgili bölümü; İmbat Operasyonu adı verilen soruşturmayı yürüten İzmir Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ali Haydar'ın da; Karşıyaka Cumhuriyet Savcısı olarak atanmasıdır. Yargı düzenini biraz bilen için bile, bu görevlendirmenin okuması bellidir. Haydar'ın bir başka özelliği de; sadece İzmir'in İmbat'ında değil, Balyoz ve Ergenekon ile yine seçim öncesi MHP'li milletvekili ve parti yöneticilerinin uygunsuz kasetleri ile ilgili davalarda da görev alması dikkat çekmişti...
Evlilik değil Pedofili'dir
Siyaset ve yargı gündemi o denli yoğun ki; günlük hayatımıza dokunan konulara değinemiyoruz bile. Nitekim; kaç gündür yazmak istediğim bir konu var. Gündemdeki yerini hakkıyla bulamayan bir olay hepimize dokundu; Siirtli Kader, 11'inde evlendirildi, 12'sinde anne oldu ve 14'ünde silahla öldürüldü. Kısacık yaşamına, bir ömrü sığdırdı kadersiz Kader. Bu konuyu tartışmak başlı başına bir olay. Küçük yaşta zorla evlendirilen kız çocuklarından söz ediyorum. Ama bugün ben başka bir konuya dikkat çekmek istiyorum. Sosyal medya üzerinden çok yerinde bir kampanya yürütülüyor. 'Çocuk gelin' yazmayın, 'Çocuk gelin' demeyin diyorlar bu kampanyada ve diyorlar ki; "Bu düpedüz berdeldir, pedofilidir (sübyancılık), çocuklara yönelik tacizdir, çocuklara tecavüzdür. 'Çocuk gelin' demek, normalleştirmek olarak algılanabilir.
Sonuna kadar katılıyorum ve destekliyorum bu kampanyayı. En büyük mücadele dil'de başlar ve dil'de kazanılır çünkü. Günlük dilimizde ve haber dilinde eğer biz bu tür sapıklıkları (istemeyerek de olsa) normalleştirmeye yol açabilecek bir ifade kullanırsak, geniş kitleleri uyarma noktasında eksik kalırız. İşte bu yüzden Yeni Asır olarak bundan sonra çocuk gelin yerine küçük yaşta zorla evlendirilen ifadesini kullanmayı doğru bulduğumuzu ilan etmek istiyorum...