• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
ŞEBNEM BURSALI

HADİ ORADAN

sebnem.bursali@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 31 Mart 2015, 21:16
Dün, uzun süredir yaşanmayan bir yoğunluk vardı gündemde. Elektrik kesintisiyle başlayan, İstanbul adliyesindeki rehin kriziyle devam eden, Cemil Bayık'ın açılım sürecini sabote etmeye yönelik açıklamasından Balyoz davasında alınan karar ve bütün bunlarla ilgili yapılan yorum ve yansımalar, kelimenin tam anlamıyla biz habercilerin başını döndürdü. Elektrik kesintisinde yaşananlar konusunda hem Türkiye geneli hem de İzmir ve Ege'nin yaşadıklarıyla ilgili tüm ayrıntıları gazetemizin haber sayfalarında okuyacağınız için tekrara girmeyeceğim.
Ama bir gün içinde bu kadar olayın yaşanması komplo teorilerini de akla getirmedi değil. Zaten terör ve siber saldırı dahil her olasılık üzerinde duruluyor.
Ayrıntıları okuyacaksınız ama KCK'nın Yürütme Konseyi Başkanı Cemil Bayık'ın "Silah bırakmayız, adımlar atılırsa silahlı mücadeleyi bırakırız" açıklamasıyla ilgili benim de birkaç sözüm olacak. Türkiye'nin kanını emen terör belasıyla bugüne kadarki en kararlı mücadele, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Başbakanlığı döneminde başladı ve 3 yıldır tek bir vatan evladının şehit haberi gelmiyorsa, bizzat bu kararlılığın eseridir. Gerek hükümetin attığı adımlar, gerek HDP üzerinden yürütülen görüşmelerde gelinen noktada, herkes ama herkes en azami hassasiyeti göstermek zorunda.
Geçen hafta yazdım; bu süreçte kim samimi değilse; bütün bedel onun üstüne kalır. Bunu en tepeden gözlemleyen isim olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçen hafta yaptığı uyarılar çok ama çok önemliydi: "Silahların gölgesinde barış sağlanamaz. O silahları bırakmadığınız sürece çözüme zerre kadar katkınız olmaz" uyarısına başta Selahattin Demirtaş olmak üzere samimiyeti her halinden şüpheli kişi ve kurumlardan eleştiri gelmişti. "Silah bırakılacaktı, bu sözler engel oldu" iftirasına kadar varan Demirtaş'ın sözlerinin ne denli büyük bir yalan olduğu da ortaya çıkmış oldu, Bayık'ın bu itirafıyla. Macun tüpten çıktı ve artık bu konu kamuoyuna maloldu. Sadece siyasetçiler değil, sivil her tür kişi ve kurum da bu sürece destek vermek zorunda. Ama her şeyden önce; SAMİMİYET..

MİRGÜN SENİN DE İHTİYACIN OLUR O ADALETE


Terör eylemini ve teröristi kutsamak mıdır gazetecilik? Mirgün Cabas, dün kendi hesabından attığı twitter mesajıyla işte alenen bunu yaptı. İstanbul Adliyesi'ne girip Berkin Elvan soruşturmasını yürüten Savcı'yı rehin alan teröriste ve eyleme tek bir laf etmeyip, tam tersine "Bu eylem nasıl biterse bitsin" diyebilecek kadar gözü dönmüş bir mesaj atmanın başka nasıl bir ifadesi olabilir? Ne eyleme, ne savcının kafasına silah dayayan teröriste tek bir söz yok. Hatta, "Nasıl biterse bitsin" diyerek, nefret pompalayan ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin savcısının canını hiçe sayan bu sözlerin gerekçesi de inanılır gibi değil: "Bu eylem nasıl biterse bitsin alınacak tek ders var; çocukları vurmayın, anneleri yuhalatmayın!!"
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden sınıf arkadaşım Mirgün'ün bu yazdıklarına inanamadım. Bize okulda gazeteciliği böyle öğretmediler. Bir insanın aklı, bir insanın vicdanı, bir insanın muhakemesi bu denli savrulamaz, kör olamaz. Berkin'in acılı babası Sami Elvan, "Biz intikam değil, adalet istiyoruz. Savcı derhal serbest bırakılmalı" açıklaması yaparken, gazeteci! Mirgün Cabas'ın teröriste yönelik, "Bu eylem nasıl biterse bitsin" mesajını milyonlara açık bir mecradan yayınlamasının yargısını da yorumunu da sizlere bırakıyorum.

KAZANAN YOK


Ana muhalefet partisinin önseçimi üzerinden 3 gün geçti ama tartışması hala bitmedi. 16 yıl sonra yapılan önseçimin, genel anlamıyla konuşulacak, değerlendirilecek pek çok sonucu var. Olumlu ya da olumsuz pek çok konuya değineceğiz az sonra ama ben İzmir'e özel bir durumu bir kez daha hatırlatmadan geçemeyeceğim. Düşünün ki; Türkiye genelinin tam tersine son 15 yıldır kentin iktidarı konumundaki bir partinin Genel Başkanı, sadece partisi içindeki üye ve delegeler arasında yapılan bir önseçimde bu kenti, İzmir'i tercih ediyor ama parti üyelerinin yarısından fazlası, genel başkanlarına oy vermek veya vermemek için bile sandığa gitmiyor!!! Siyaset bilimcileri, bu sonucu bugün ve ileride çok farklı açılardan mutlaka yorumlar ama 22 yıldır siyaset izleyen bir gazeteci olarak CHP açısından bu durum, neresinden tutarsanız vahim bir tablo. Partiye kayıtlı 129 bin 156 üyenin sadece 65 bininin önseçim için oy kullanması, CHP'nin bundan sonraki gündeminde ilk sırada sorgulaması gereken bir konudur. Az önce söylediğimi tekrar gibi olacak ama genel başkanlarının da girdiği bir seçimde, oy kullanmamayı tercih eden parti üyelerinin, genel seçim için sandığa gitmeye ne kadar hevesli olabileceği de meçhuldür.

KADININ ADI YOK


Benim bıkıp usanmadan irdelediğim ve hiçbir zaman vazgeçmeyeceğim bir başka konu da kadınlar. Denizli'de 1. ve 3. sıralarda kadın adayların çıkması, hem kişilerin hem Denizli örgütünün bir başarısıdır. Ancak Denizli dışındaki illere bakıldığında CHP için söylenebilecek tek şey; CHP'de önseçimde kadının adının olmadığıdır. Aydın'da partilerinin 2 dönemdir kadın belediye başkanı olmasına rağmen CHP örgütü, milletvekili olarak seçilebilecek bir yerde kadın adayı sandıktan çıkarmadı. Kontenjan için ayrılan ilk sıranın, Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan için kullanılacağını da sağır sultan biliyor zaten. Keza İzmir için de aynı şey söylenebilir. 1-3 ve 5. sıralar kontenjan ve iki bölgenin ilk sıralarından kadın adaylar gösterilecek. Ama önseçimde, yıllardır örgütte çok etkin olan kadınların en son sıralarda sandıktan çıkması, kadın siyasetçiye haksızlık değil de nedir? Kapatılan Seyrek ilçesinin son belediye başkanı Nurgül Uçar, İl eski Sekreteri Sevda Erdan Kılıç bunlardan sadece ikisi. Erkek egemen siyaset arenasında, kadına siyaset yolunu daha cömert açması gereken bir partide, partinin gerçek emekçisi ve üyelerinin yarısı kadın olan bir partinin, kadına siyaset yolunu kapatmasını anlamak da mümkün değil.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.