Ülkemin gündemi malum, içeriden ve dışarıdan Türkiye'yi kendi iç meselelerine döndürmek ve zayıf düşürüp yıllar öncesindeki gibi maşa olarak kullanabilmek için bombalar patlatılarak, şehitler verdirerek tam bir ALGI OPERASYONU yapılıyor. Dün de söyledim ve hep söylemeye devam edeceğim, bizim öncelikli olarak VATANDAŞLIK GÖREVİMİZ bu düşmanlara karşı bir olmak, beraber ve diri olmaktır dostlar.
Ülkemin gündemi bu iken, başka önemli konular da hak ettiği kadar gündeme getirilemiyor elbette ama onlar da çok ama çok önemli, insana dair, insan olmaya dair konular. Bunlardan birisini dün sadece Yeni Asır'da okudunuz.
Neydi haber: İzmir'in Çamdibi semtinde kendisine saldıran bir sokak köpeğinden kaçarken ESHOT otobüsünün çarpıp komaya soktuğu 11 yaşındaki Kaan Züz'ün çektikleri yetmemiş gibi, Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı ESHOT Genel Müdürlüğü, kaza sonucunda otobüste meydana gelen hasarın bedeli olarak Züz'e 1670.88 TL, yazıyla bin altı yüz yetmiş lira seksen sekiz kuruş ceza makbuzu gönderdi. Kendisine çarpan otobüs yüzünden 6 gün yoğun bakımda kalan, ölümden dönen minik Kaan'a, düne kadar bu parayı ödeyemediği için ya icra takibi ya da alacak davası açılacak.
GEZİCİLERE VAR, KAAN'A YOK
Şimdi gelelim, asıl mevzuya.
2 yıl önce Türkiye'de yine dışarıdan maşalı, içeriden işbirlikçilerin sahnede olduğu Gezi Olayları yaşandı. 21 gün süren olaylarda hem sivil vatandaşlar öldü hem polis şehit oldu. 140 milyon liralık maddi zararın yanı sıra sadece polis araçları ve kamu binaları değil, ambulanslar da hedef alındı ve ülke çapında 45 ambulans, 90 belediye otobüsü, 58 kamu binası, 214 özel araç ile 337 işyeri zarar gördü. Eylemciler Kızılay'a ait bir kan alma otobüsüne bile zarar verdiler.
Gezi eylemlerinin İzmir'deki bilançosu da pek parlak değil. Ama ben burada bir noktaya dikkat çekmek istiyorum, 11 yaşındaki minik Kaan'ı da hatırlatarak.
Ve sözüm doğrudan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'na...
İzmir'deki Gezi eylemlerinde Büyükşehir Belediyesi'ne ait 21 ESHOT otobüsü de zarar gördü. Saldırganlar bu otobüslerin kimisinin camlarını kırdı, kimisinin koltuklarını söktü, kimisini yaktı, yıktı. Zararın maddi boyutunun 300 bin lira civarında olduğu söyleniyor.
Kamu malına zarar vermekten yargılandılar Gezi eylemcileri ve otobüslere zarar verdikleri tespit edilen gençlere dava açıldı. Bu davada Büyükşehir Belediyesi ve ESHOT doğal olarak taraf idi. "CHP'li Kocaoğlu Gezi'cilerden davacı oldu" haberleri malum medya organlarında yayınlanınca, Kocaoğlu apar topar hem avukatlarına talimat verdi hem twitter adresinden açıklama yaptı: "Bizi Gezi gençliğiyle karşı karşıya getirmek isteyenlerin önyargılı yaklaşımı düşündürücüdür. Bilgim ve olurum dahilinde Gezi olaylarında yargılanan gençlerden davacı değilim. Bağlı kurum ESHOT, Başkanlık oluru almadan davaya müdahil olmuştur. Öğrenir öğrenmez dilekçenin geri alınması için mahkemeye başvurulmasını istedim. Bu davada yargılanan çocukların ceza almamalarını istediğimden ESHOT'un uğramış olduğu zararı da kendim karşıladım. Gezi gençliğine bir zarar gelsin istemeyiz."
BAŞKAN'A KOCA SORULAR..
Şimdi buradan Aziz Başkan'a sormak isterim:
1- Gezi olaylarında 21 ESHOT otobüsünü yakan, yıkan eylemcilerin zararını karşıladınız mı?
2- Kamuya ait otobüsleri yakan-yıkan gençlerin meydana getirdiği zararı kendi bütçenizden karşılayacağınızı söylediğiniz miktar ne kadardır?
3- Sokakta kendisini kovalayan köpekten kaçmak isterken ESHOT otobüsünün altında kalan, 6 gün ölümle yoğun bakımda savaşan minik Kaan'dan "otobüse zarar verdiği" gerekçesiyle istenilen 1670.88 TL'nin tahsil edilmemesi için ESHOT'a talimat vermeyi düşünüyor musunuz?
4- Otobüs çarptığı için ölümden dönen Minik Kaan'dan istenen 1670.88 TL'yi de kendi bütçenizden ödemeyi düşünüyor musunuz?
5- Yoksa, minik Kaan Gezi eylemlerine katılmadığı, kamu malı olan otobüsleri yakıp-yıkmadığı, zarar vermediği için sizin için aynı kategoride değil mi? Gezi gençliğine zarar gelmesini istemediğinizi söyleyerek gösterdiğiniz hassasiyeti, hiçbir günahı olmayan Kaan'dan esirgeyecek misiniz?
6- Son bir sorum da Gezicilerin avukatı Süleyman Karadağ'a. Bizim yaptığımız haberler için bizi "kınayan" avukat Karadağ bir çağrıda bulunmuştu. Biz de kendisine benzer bir çağrıda bulunup sorumuzu soralım: Bu davada minik Kaan'ın avukatı olup ESHOT'a karşı onu savunmayı düşünür müsünüz?
DEMİRTAŞ HİÇ ŞEHİT DİYEBİLİR Mİ?
Dün okurlarımdan çok sayıda mesaj aldım. Bir konuda beni uyarmışlar sağolsunlar. Diyorlar ki; "Ağrı'da şehit düşen askerimize CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu'nun "şehit" değil, "ölen asker" demesini eleştirmişsiniz ama bir kişiyi atlamışsınız. HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş da dün yaptığı açıklamada "Adıyaman'da yaşamını yitiren asker, Ceylanpınar'da katledilen polisler" ifadesini kullandı yani 1 asker ve 2 polisimize "şehit" demedi" demiş, benim canım okurlarım. Haklılar. Demirtaş'ın bu açıklamalarını yazmadım dünkü yazımda ama atladığımdan değil, sevgili dostlarım. Malumun ilanı, beni ve aslında sizleri ve hiç kimseyi şaşırtmayan bu açıklamayı tekrar köşemde belirterek öfkenizi kabartmak istemediğimdendir. Ama madem hatırlattınız işte dediğiniz gibi yer verdim köşemde ama; zaten HDP'nin veya Demirtaş'ın bu sözleri ve tavrı sizi şaşırttı mı? Dün ne diyorlarsa, bugün de aynısını söylüyor, aynısını yapıyor bunlar. Ben, dünkü sorumu tekrarlayarak yazımı bitirmek istiyorum. 7 Haziran seçimlerinde HDP'ye ödünç oy verdiğini söyleyen milyonlarca kişi; Siz hala pişman değil misiniz? Siz hala BARIŞ'tan söz edebiliyor musunuz?