İŞTE HÜKÜMETİN ARKA PLANI
2002 sonrasındaki tek başına hem de hem sayısal hem de varlık olarak güçlü bir partinin tek başına hükümet olduğu yıllar içinde baktığınızda, istikrarı ve büyümeyi de hem görüyorsunuz hem yaşadık hep birlikte. 7 Haziran seçimleri ile yüzde 41'lik oy oranına rağmen sayısal olarak tek başına hükümet kurulamayınca koalisyonlu döneme hazırlanıyoruz artık dedik ama bu sefer de muhalefet partilerinin anlaşılamayan uzlaşmaz halleri, 45 günlük süre içinde bir hükümet formülünü de mümkün kılmadı.
Sonuçta; 22 yıllık gazetecilik yaşamımda ve aslında tüm Cumhuriyet dönemi içinde ilk kez Anayasal olarak ülkeyi seçime götürecek bir hükümetin kurulması mecburiyeti ortaya çıktı.
AK Parti Genel Başkanı olarak Davutoğlu'nun Başbakanlığında bugün-yarın artık bakanların kesinleşeceği hükümete hazır olacağız.
CHP ve MHP hükümete girmeyi kabul etmeyince, tekil olarak milletvekillerine teklif gitti öncelikle. Son dönemde siyasette yaşanan ilklerden biri de bu haliyle. Seçim hükümeti, bağımsız olarak partilere değil, vekillerin bakan olması vs. Bunun arka planına bakarsak, birkaç kelam etmek isterim...
TÜRKEŞ'SİZ MHP NE OLUR?
Bakanlık teklif edildiği için en fazla yadırganan isimlerden olan MHP İzmir milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu'nu ele alalım mesela. Siyasetin derin kulislerinde, 7 Haziran sonrası AK Parti-MHP koalisyonu kurulması için MHP adına en fazla uğraşan kişilerin başında Tanrıkulu'nun geldiği biliniyor. Keza; hem teknokrat kimliği hem geçmişte bakanlık tecrübesi de olduğundan Tanrıkulu'na bu teklifin yapılması abes değil. Ama, parti içinde yanlış anlaşılmalar sonucu, Tanrıkulu çok rahatsız oldu ve Genel Başkan Yardımcılığından istifa etti.
Ve; gelelim Tuğrul Türkeş'e yapılan bakanlık teklifine ve bu teklifi kabul etmesinin arka planına. Bu noktada 3 cümle diyeceğim var;
Öncelikle Türkeş, soyismine yakışır şekilde Milli bir sorumluluk duyduğunu ve bu sorumluluğu taşıyabileceğini ispatladı.
İkinci olarak; bu kararıyla Türk siyasetini rasyonel zeminine çekti. MHP'nin 7 Haziran sonrasında hükümet ortağı olmakla ilgili izlediği politika sonucu, siyasetin irrasyonel bir zemine itelenmesi ne MHP tabanı ne de genel siyaset kabulü açısından katlanılabilir bir zemin değildi. İşte, Türkeş'in bu tavrı siyasette normalleşme adına çok ama çok önemlidir.
Ve son olarak; MHP denilince akla gelen ilk isim olan Türkeş isminin, partiden ihraç edilmesi ile yeni siyaset alanı olarak AK Parti'de doğrudan veya seçim ittifakı modeliyle siyaset yapması durumunda MHP siyasetine etkisinin olumsuz olacağı açıktır.
1 Kasım seçimleri süreciyle ve sonrasıyla Türk siyasetinde yeni sürprizlere hazır olun derim...
CHP BU AYIBI TEMİZLEMELİ
Aslında bir kez daha yazıya dökerek bu alçaklığı hatırlatmak istemiyorum ama CHP yönetiminin samimiyetsizliği beni bunu yazmaya mecbur etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan'a, CHP milletvekili Mahmut Tanal ve tetikçi gazeteler aracılığıyla yapılan seviye yoksunu iftiraya karşı dün CHP Genel Merkezi, gerekli işlemi yaptıklarını, "sözde olayın sorumlusu olduğunu söyledikleri" ilgili danışmanı işten attıklarını açıkladı. Ama gelin görün ki; sözkonusu vekilin konuyla ilgili açıklaması niyeyse CHP'nin kurumsal internet sitesinde kaldı. Twitter hesabımdan yazmıştım; "Genç bir kızın namusu üzerinden sözde siyaset yapan ve bunu tetikçi medya yoluyla yayan cambazlar. Siz ALÇAKSINIZ." Genç bir kız üzerinden yalanla, iftirayla "sözde siyaset" yapacak kadar küçülen bunlara sadece ALÇAK demek de yetmez: İĞRENÇSİNİZ...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.