SUİKASTİN FETÖ ANATOMİSİ
Gazetemizin dünkü manşeti; "94 Model Haşhaşi" idi. Ordu içine yerleştirdiği 1994 girişli subaylarla 15 Temmuz'da darbe yapmaya kalkışan FETÖ başarısız olunca; Rusya Büyükelçisi Andrey Karlov'u yine 1994 doğumlu FETÖ militanı Mevlüt Mert Altıntaş'a katlettirdi. Zaten, Aydın Sökeli Mevlüt Mert Altıntaş'ın hayat hikayesine bakınca; FETÖ'nün bu adamı Haşhaşi gibi katile dönüştürdüğünü de görüyorsunuz. 17- 25 Aralık başarısız darbe girişimi sonrasında artık asıl yüzleri net olarak görülen FETÖ'nün, Haşhaşi örgütüne benzerliği defalarca yazıldı, anlatıldı.
Tekrara girmek istemiyorum ama kısa bir hatırlatma yapmakta fayda var. Haşhaşiler, Ortaçağ'da İslam dünyasına kan kusturan ve bütün savaşını Müslümanlara karşı yapmış olan Abbasi hilafetinin koruyucusu, Büyük Selçuklu Devleti'ne darbe vuran örgütün üyeleri.
200 yıl kadar varlığını sürdüren bu örgüt, öyle sıradan bir örgüt de olmamış hiçbir zaman.
Haşhaşiler, bugün en çok 900 yıl önce devlet adamlarına karşı işledikleri cinayetlerle hatırlanıyor. İngilizce'de suikast anlamına gelen "assassination" kelimesi, Arapça'da "haşhaşiyum" kelimesinden türemiştir.
Gelelim; Rus Büyükelçi Karlov'a suikast olayına ve Haşhaşi ve FETÖ örgütlerine. FETÖ'nün en başından bu yana taktik ve yapılanmasının Haşhaşi örgütüne benzetilmesi, bu son olayda yine vücut buldu. 15 Temmuz'da, halkın üstüne, milletin Meclisine, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne bomba atan, Cumhurbaşkanına suikast yapmaya çalışan ama başarılı olamayan FETÖ, artık kaybedeceği fazla bir şey kalmayınca, son kozlarını oynuyor.
Devlet adamlarına suikast girişimi olması da, 15 Temmuz'dan sonra beklenilen ve hatta dillendirilen bir adım idi. Rus Büyükelçisi'nin seçilmesi de elbette tesadüf değil. Türkiye ile Rusya'nın istişare halinde Kuzey Suriye'de Fırat Kalkanı Operasyonu'nu düzenlediği ve Kuzey Suriye'de terör devleti kurulması oyununu Türkiye'nin, Rusya'nın desteğiyle engellediği ve iki ülke ilişkilerinin ekonomik-siyasi ve askeri olarak en üst seviyede olduğu dönemde suikastin gerçekleşmesi tesadüf olabilir mi?
ÜST AKIL BOŞA ÇIKTI
Şu tartışmayı da çok anlamsız bulduğumu söylemek isterim. Belli çevreler diyor ki; suikastçı sağ ele geçirilemez miydi?
Arkasındaki güçleri teşhis edebilmek adına bu yapılamaz mıydı? Okul yıllarından bu yana FETÖ örgütü içinde yetiştiği anlaşılan suikastçıyı ele alırken, bu örgütün son 40 yıldır yetiştirdiği militanlarına sorgusuz- sualsiz mutlak teslimiyet ve aldıkları emir dışında hiçbir gerçek ve kuralla ilgilenmeyen, bir anlamda robotik insanlar yetiştirdiğini de hatırlamalılar.
Keza; bunların birebir örtüştüğü Haşhaşi örgütü mensuplarının da; suikast işledikten sonra kendilerini öldürmeyip, öldürülmeyi bekledikleri de biliniyor.
Yerde yaralı olduğu düşünülen Büyükelçi'nin bir an evvel hastaneye yetiştirilmesi ve orada bulunan insanların can güvenliği düşünüldüğünde, zaten öldürülmeyi bekleyen bir militana ne yapılmalıydı sizce?
Bir üst aklın yönettiği ayan beyan görülen FETÖ'nün, Türkiye ile Orta Asya, Afrika ve Orta Doğu'da operasyonlarını ve tüm pis işlerini yapan bir taşeron örgüt olduğu gerçeği de ortada. Kısa bir süre önce yine ilişkilerimizi bozmak adına; ordu içindeki FETÖ'cü subaylar eliyle Rus uçağını düşürerek kumpas kuran örgüt, şimdi de suikast yoluyla şansını denedi. Ama; her iki ülkenin Dışişleri Bakanları ve Devlet Başkanları yaptıkları en üst düzey açıklamalarda, bu tuzağa düşmediklerini ve düşmeyeceklerini gösterdiler.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.