NE OLACAK CHP’NİN HALİ?
9 yıl aradan sonra Yeni Asır okurlarıyla Ankara'dan buluşmaya bu ilk yazı ile başlıyoruz sevgili dostlar. Vira Bismillah diyelim ve Ankara'nın bilindik yoğun gündeminden ilginç ve bilinmeyen detaylarla sizlerle olacağımızı söyleyelim.
Malum; hepimizin gündemindeki Anayasa değişikliği görüşmelerini yerinde, TBMM'de izliyorum.
15 yıl yerinden izleyen bir gazeteci olarak, 9 yıl sonra Ankara siyasetinde benim açımdan aslında çok büyük sürprizler yok.
İktidar cephesinde ve muhalefet cephesinde olanlar kadar, Anayasa değişikliği gibi hayati önem taşıyan bir konuda iktidar partisi AK Parti ile muhalefet partisi MHP'nin ortak "devlet kaygısı" temelinde birlikte hareket etmesi; sorumlu siyasetin de en çarpıcı örneklerinden biri aslında.
MHP'ye burada özel bir parantez açmak isterim; MHP Lideri ve partinin bu süreçte pozitif siyaseti tercih etmesi ve 39 milletvekili ile siyaseti belirleyen bir parti konumuna gelmesi her şeyden önce; siyasi bir başarıdır. Devlet Bahçeli, sorun çözen ve devletin bekasından yana bir lider olduğunu bir kez daha ispatlamıştır. Özellikle, 2019 sonrası oluşacak yeni devlet sisteminde partisini pay sahibi yapacağını da göstermiştir.
Ana muhalefet partisi olarak CHP'nin ise, son 3 yıldır politikalarında yaşanan zigzaglara 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında iyice savrulan çizgisine paralel bir ivme görüyoruz. CHP; ana muhalefet partisi olarak bu tarihsel değişimin önemli bir parçası olmayı reddetti ve provokatif bir eylem sürecini tercih etti. Meclis Genel Kurulu'nda sizlerin de gözleri önünde yaşanan kah yumruklu, kah ısırmalı ve kah kelepçeli görüntüler, fiziksel eylem!!! noktasındaki iddia ve ısrarın da en görünen örneği oluyor maalesef.
BAŞBAKAN'IN EN BÜYÜK DERDİ NE?
Perşembe günkü Anayasa değişikliği görüşmeleri arasında Meclis kulisinde yarım saat sohbet ettiğimiz Başbakan Binali Yıldırım, her zamanki gibi pozitif siyasetin en güzel örneğini morali ve esprileriyle bir kez daha ispatladı. Başbakan ile kuliste oturunca; ikramların biri geldi biri gitti. Mırra, kete ve kireçte kabak tatlısı gibi Türkiye'nin her yöresinden ikramlar birbirini izledi. İkramların tadına bakmayı ihmal etmeyen Başbakan'a, "Anayasa değişikliği görüşmelerinden vekiller çok şikayetçi. Bu ikramlar yüzünden kilo alacağız diyorlar. Siz kilo almaktan korkmuyor musunuz?" diye sordum. "Kilo alınır da, verilir de. Nasıl olsa referandum sürecinde meydanlarda çok koşturacağız.
Aldıklarımızı fazlasıyla veririz. Şimdi bu güzel ikramların tadını çıkaralım" diyen Başbakan'ı dinleyen vekiller keyifle ikramları tatmaya devam ettiler.
HAMZA DAĞ'IN BOYOZ DAVETİ
Saatler artık gece yarısını geçmiş, hem vekiller hem Meclis'i takip eden gazeteciler yorulmuş ve acıkmış. İkramlar yenirken AK Parti İzmir Milletvekili Hamza Dağ da, bir grup gazeteciyle birlikte hem sohbet ediyor hem bir şeyler yiyor. Bu sırada meslektaşlarım Dağ'a; İzmir'in meşhur boyozunu ne zaman yiyebileceklerini soruyor. Dağ; Meclis'teki adetin aksine bütün gazetecileri boyozu yerinde yemeye yani, İzmir'e davet etti.
İĞNE-ÇUVALDIZ MESELESİ
Malum; Bağımsız Milletvekili Aylin Nazlıaka'nın Meclis Genel Kurulu'nda kendisini bileğinden kürsüdeki mikrofona kelepçe ile bağlaması ve ardından yaşanan görüntüler izleyen herkesi rahatsız etti. Hangi partiye mensup olursa olsun kadın milletvekillerinin saç saça, baş başa kavga etmesini tasvip edemeyiz. Ama; demokratik hak adı altında başkalarının hakkının gaspedilmesini ve ağır tahrik ile saldırı veya savunmaya geçilmesi için ortam yaratılmasını da onaylamak mümkün değil. Bu konuda söz söyleyenler iğneyi önce kendine, çuvaldızı da başkasına batırsın anlayacağınız..
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.