Ne demek istiyor acaba?
Kitabı veya röportajları okuyanlar telefon açıp Boncuk'u soruyorlar, "Gerçekten gardıropta mı yaşıyor?" diye. Evet, gerçekten gardıropta yaşıyor. Günlük programımız şöyle; yataktan kalkar kalkmaz yanıma geliyor. Uyurken genellikle rahatsız etmiyor, eğer kalkmakta gecikmemişsem. Uyandığımı anlayacak bir ses bekliyor benden. "Saat kaç?" diye sorayım kocama mesela, anında yanımda bitiyor ve başlıyor elimi, yüzümü, gözümü yalamaya.
Bazen beş-on dakika kucak kucağa yatıyoruz. Bazen de bir an önce kaldırmak istiyor beni yataktan. Belli ki dışarı çıkmak için acelesi var. Ben de önce bir bardak suyumu içmek istiyorum, sonra kapıdan gazetelerimi alıp en azından birisine göz atmak.
SABAH PROGRAMI
Başımda bekliyor sabırla. Ben de "Tamam kızım, şu suyumu bitireyim, şu sayfayı da okuyayım, çıkacağız" diyorum. Bakıyorum ki sabrı kalmamış, "Hadi öyleyse çıkalım," deyip ayaklanıyorum. O andan itibaren zıp zıp zıplayarak telaşla önümde koşuyor. Ben elimi yüzümü yıkayıp, üstüme bir şeyler giyinip hazırlanırken o da yemek tabağına gidip bir şeyler atıştırıyor.
Son zamanlardaki yeni adeti bu; illa çıkmadan önce bir şeyler yiyecek. Sanki deminden beri başımda bekleyen o değilmiş gibi bu kez ben onu bekliyorum kapının önünde. Yemeğini yiyip geliyor yanıma, tasmasını bağlayıp, torbamızı alıp çıkıyoruz dışarıya.
En az yarım saat sürüyor sabah gezimiz. Harkamda yürüyor yani gideceğimiz istikameti benim belirlememi istiyor. Eskiden annesini izlerdi, şimdi beni izliyor. Arada bir inadı tutup başka tarafa gitmek istediği de oluyor. Kendini bulsun diye ses çıkarmayıp, peşinden gidiyorum.
BAĞIMLI OLMAK
Burası önemli, çünkü kitabı yazmamın nedeni Boncuk'un depresyonda olması. Sürekli okurlar hatırlayacaktır tüylü kızım annesi öldükten sonra bunalıma girdi. Çünkü doğduğundan beri annesi yanı başındaydı. Bu nedenle ona çok bağımlı oldu. Bu kadar bağımlılık da iyi bir şey değil. İnsanlar için de hayvanlar için de!
O yüzden çocukların 3 yaşından sonra anneden kopması önerilir. Yoksa ne onla ne de onsuz bir yaşam başlıyor. Boncuk da annesine çok bağımlıydı. Sonradan anladım ki hayatı boyunca onu takip ve taklit etmiş. O ne yapıyorsa aynısını yapmış. Kendini geliştirmemiş. Çok farklıydılar aslında. Boncuk çok zeki bir köpekti. Annesini kandırıp elinden mamasını almayı akıl edebiliyordu mesela. Sanki balkonda kedi varmış gibi havlayarak annesini yerinden kaldırıp kemiğini kapıyordu mesela. Ama onsuz da yapamıyordu.
PAMUK TARLASI
Şimdi hayatı yeni baştan öğreniyor. Yaşlandığı için de zor geliyor hayat. 3-5 yaşında olsaydı daha kolay olurdu. 12 yaşında. Çok geç. Örneğin başka köpeklerle oynamak istiyor çünkü hayatı boyunca annesiyle oynadı, oynamayı çok seviyor ama annesinden başkasıyla oynamadığı için de cesaret edemiyor.
Bazı köpekleri oynarken görünce uzaktan izliyor onları, yanlarına asla gitmiyor. Sevdiği bir-iki sokak köpeği var, onların yanına gidip oyun hazırlıkları yapıyor ama birbirlerini koklayıp yollarına devam ediyorlar.
Eve dönünce ayakları yıkanır yıkanmaz doğru odaya gidiyor. Çoğunlukla gardıropta yaşıyor. Bir-iki gündür arka odadaki koltuğunun üzerinde yatıyor, başucunda da kocaman bir yastığı var. Geçen akşam bir gittim koltuğun üzeri pamuk tarlası olmuş, bu da onların arasına gömülmüş. Yastığın içindeki bütün tüyler dışarıda. Ben dolduruyorum o çıkarıyor. Diksem de fark etmiyor, patileriyle bir delik buluyor tüyleri çıkaracak. Şimdilik yastığı kaldırmıyorum, hoşuma gidiyor tepki vermesi. Ne demek istiyor acaba?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.