Talia Öğretmen
Onlardan bahsetmeden önce Muş'a dönmeliyim ama. Astsubay olan babamın İzmir'e tayini çıkmadan önce Muş'ta yaşıyoruz çünkü. Benden bir buçuk yaş büyük olan ablam da ilkokula orada başlıyor.
Her sabah önlük giyip okula gitmesini, eve geldiğinde annemin onunla ilgilenip, birlikte ders çalışmalarını kıskandığım için çaktırmadan ben de katılıyorum aralarına. Annem ablamı çalıştırırken ben de öğreniyorum harfleri, okuma ve yazmayı, işlem yapmayı.
Geriye kalıyor, okula gitmek. Her sabah "ben de gideceğim" diye kıyametleri koparınca bizimkiler okula gidip, öğretmenlerden yardım istiyor, "İzin verirseniz birkaç gün gelsin, hevesi geçer nasıl olsa" diyorlar.
İKİ YILDA!
Hevesim geçmiyor ama. Okullar açıldıktan yaklaşık 2 ay sonra ben her gün okula gidiyorum ablamla birlikte. En ön sırada yerimi alıyor, sorulara parmak kaldırıyor, tahtaya kalkıp cevap veriyorum. Okulda beni tanımayan yok. Bütün öğretmenler, öğrenciler okula kayıtlı olmayan küçük öğrenciden söz ediyor. Yıl sonunda yalancıktan da olsa, bana da karne veriliyor. Ve okul idaresi bir sondaki sene ikinci sınıftan başlamamı uygun buluyor.
Ne var ki babamın tayini İzmir'e çıkıyor. Dolayısıyla biz yeni öğretim yılına İzmir'de başlamak zorundayız. Mecburen birinci sınıftan başlayacağım okula. Kayıt işlemleri için okula giden babam, 6 yaşını doldurmamış olanların okula alınmayacağı sürpriziyle karşılaşıyor. Bu, Kasım doğumlu olduğu için, 6 yaşını doldurmamış olan benim okula gitmek için 1 yıl daha beklemem gerektiği anlamına geliyor.
Annem ve babam benim geleceğim adına yalan söylemek zorunda kalıyorlar ve müdüre, Muş'tan yeni geldiğimizi, Nüfuz cüzdanlarımızın bazı eşyalarla birlikte henüz gelmediğini söyleyerek, okuldan geri kalmamak için kayıt işlemlerin yapılmasını istiyorlar.
PRENSİP SAHİBİ
Müdür makul karşılıyor bu isteği ve biz okula başlıyoruz. Öğretmenim Talia Ertaylan, İzmir'in en ünlü öğretmenlerinden. Atatürkçü, prensipleri olan, disiplinli, aynı zamanda sosyal etkinliklere meraklı, eğitimin sadece dersten değil, müzik, dans ve oyundan da ibaret olduğuna ve sosyal paylaşıma inanan bir kadın. Ve artık emekli olmak istiyor. Biz son öğrencileri olacağız.
İlk günden kaynaşıyoruz birbirimize. Ben okuma-yazmayı sular seller gibi biliyorum. Okuyorum, yazıyorum, çapıyorum, bölüyorum. Ünüm kısa zamanda bu okula da yayılıyor. Öğretmenler odasına çağrılıp, verilen gazete ve kitapları okuyunca alkışlanıyorum.
Derken müdür bizimkileri sıkıştırmaya başlıyor evraklar için. Sonunda babam gerçeği söylüyor. Sanırım kandırılmaya bozulduğu için ve ilkelerinden taviz vermemek adına, okuldan alınmamı istiyor. İşte burada devreye Talia Hanım giriyor ve "Ben böyle parlak bir öğrenciyi asla vermem!" diyerek okulda kalmamı sağlıyor.
Beş yıl büyük bir aşk yaşadık sevgili öğretmenimle. Birbirimize kızdık, darıldık, küstük ama hep sevdik. Okul bittikten sonra da görüştük. İstanbul'dan İzmir'e her gelişimde kapısını çaldım, karşılıklı kahve içip, sohbet ettik. O benimle, ben onunla gurur duyduk. Artık hayatta değil. Ama hala görüştüğümüz arkadaşlar; Önder, Zeynep, Tülay her biraya gelişimizde onu sevgiyle anıyoruz. Nur içinde yat Talia Öğretmen.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.