Kadını eve kapamak
Geçtiğimiz hafta Akşam gazetesinde Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimleri ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zeynep Gambetti ile bir söyleşi yapıldı. Yoğun gündem arasında ne kadar tartışıldı bilemiyorum ama önemli saptamaları var. Gambetti, AK Parti'nin 'üç çocuk yapın' talebinin kadını eve kapatmak anlamına gelmesi gibi, CHP'nin 'aile sigortası' projesinin de aynı sonucu doğuracağını savunuyor.
Ayrıca, AK Parti'nin neyi neden öne çıkardığını iyi analiz etmenin şart olduğunu vurguluyor. Antalya'da geçen yıl Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Aliye Kavaf'ın önderliğinde gerçekleşen Aile Konferansı'nda, ailenin Türk gelenekleri içindeki yeri, tarihi, kutsal bir kurum olduğu, korunması gerektiğinin anlatıldığına değinerek şunları söylüyor:
- Ailenin geri dönüşü, üç çocuk yapma telkini, kadınların eşit değil farklı olduğunun defalarca vurgulanması, homoseksüelliğin hastalık olarak damgalanması gibi söylemlerden yola çıkarak doğrudan AK Parti'ye 'muhafazakar' damgasını vurabiliriz.
MUHAFAZAKARLIK
- Ama diğer taraftan aynı parti, işsizlik sigortası gibi kadınların istihdamında işverenlere kolaylık sağlayan uygulamalar getirmiş, doğum izni süresini uzatmış, cinsel taciz konusunda önlemler almış.
Gazeteci Burcu Bulut'un, "Bu durumda bir çelişki yok mu?" sorusuna da şu yanıtı veriyor:
"Evet burada açıklanması gereken bir durum var ve bunu kimse görmüyor. Bu çelişkili durumu görenler dahi ısrarla tüm icraatı muhafazakarlık üzerinden açıklıyorlar. Oysa iki noktayı vurgulamak gerekir. Birincisi Kemalistlerle AK Parti'nin kadınlara yaklaşımı arasında çok kalın çizgilerle belirlenebilecek bir ayrım yok. Cumhuriyetin 1980'lere kadar gelişimine baktığınızda, Deniz Kandiyoti'nin de belirttiği gibi 'kadınların kurtarılmış fakat özgürleştirilmemiş' olduğunu görüyoruz. Yani Cumhuriyet tarihi boyunca da tam özgürleşme söz konusu olmadı. Kadınlar solcular arasında bile 'bacı' muamelesi gördü.
AİLE SİGORTASI
CHP'nin 'aile sigortası' önerisinin de kadınların kamusal hayata katılımını artıracak bir önlem gibi durmadığını düşünüyor. "Daha çok yoksullukla ilgili bir önlem. Aile sigortası kadının çalışmasına engel bile olabilir. Çünkü eşi diyecek ki 'Zaten devletten para geliyor, çalışmana ne gerek var?' Oysa ki kadının çalışması sadece ekonomik açıdan değil, bağımsızlaşmasını sağlamak açısından da önemli." diyor.
CHP'nin neoliberalizmin dayattığı esnek sözleşme, performans kalitesi, sendikasızlaştırma, iş saati kısıtlamalarının kaldırılması, iş güvencesinin yok edilmesi gibi trendleri geri çevirecek kanunlar yapması gerektiğini düşünüyor.
Seçmenin gerçekleri görmesi gerektiğini söyleyen Gambetti, tek tip üniversite modeli yaratmaya çalışılmasının, muhalif seslerin susturulmaya çalışılmasın yanlışlığına değinerek, "Kimse bu gidişattan memnun değil. Herkes aynı çarkın içine girdi. Üniversiteler de, kentler de rant alanı haline geldi. Rant alanı olmayan hiçbir yer kalmadı. AK Parti seçmeninin de bunu görmesi, anlaması gerek. Birgün anlama sırası onlara da gelecek zira!" diyor.
Ayrıca, AK Parti'nin neyi neden öne çıkardığını iyi analiz etmenin şart olduğunu vurguluyor. Antalya'da geçen yıl Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Aliye Kavaf'ın önderliğinde gerçekleşen Aile Konferansı'nda, ailenin Türk gelenekleri içindeki yeri, tarihi, kutsal bir kurum olduğu, korunması gerektiğinin anlatıldığına değinerek şunları söylüyor:
- Ailenin geri dönüşü, üç çocuk yapma telkini, kadınların eşit değil farklı olduğunun defalarca vurgulanması, homoseksüelliğin hastalık olarak damgalanması gibi söylemlerden yola çıkarak doğrudan AK Parti'ye 'muhafazakar' damgasını vurabiliriz.
MUHAFAZAKARLIK
- Ama diğer taraftan aynı parti, işsizlik sigortası gibi kadınların istihdamında işverenlere kolaylık sağlayan uygulamalar getirmiş, doğum izni süresini uzatmış, cinsel taciz konusunda önlemler almış.
Gazeteci Burcu Bulut'un, "Bu durumda bir çelişki yok mu?" sorusuna da şu yanıtı veriyor:
"Evet burada açıklanması gereken bir durum var ve bunu kimse görmüyor. Bu çelişkili durumu görenler dahi ısrarla tüm icraatı muhafazakarlık üzerinden açıklıyorlar. Oysa iki noktayı vurgulamak gerekir. Birincisi Kemalistlerle AK Parti'nin kadınlara yaklaşımı arasında çok kalın çizgilerle belirlenebilecek bir ayrım yok. Cumhuriyetin 1980'lere kadar gelişimine baktığınızda, Deniz Kandiyoti'nin de belirttiği gibi 'kadınların kurtarılmış fakat özgürleştirilmemiş' olduğunu görüyoruz. Yani Cumhuriyet tarihi boyunca da tam özgürleşme söz konusu olmadı. Kadınlar solcular arasında bile 'bacı' muamelesi gördü.
AİLE SİGORTASI
CHP'nin 'aile sigortası' önerisinin de kadınların kamusal hayata katılımını artıracak bir önlem gibi durmadığını düşünüyor. "Daha çok yoksullukla ilgili bir önlem. Aile sigortası kadının çalışmasına engel bile olabilir. Çünkü eşi diyecek ki 'Zaten devletten para geliyor, çalışmana ne gerek var?' Oysa ki kadının çalışması sadece ekonomik açıdan değil, bağımsızlaşmasını sağlamak açısından da önemli." diyor.
CHP'nin neoliberalizmin dayattığı esnek sözleşme, performans kalitesi, sendikasızlaştırma, iş saati kısıtlamalarının kaldırılması, iş güvencesinin yok edilmesi gibi trendleri geri çevirecek kanunlar yapması gerektiğini düşünüyor.
Seçmenin gerçekleri görmesi gerektiğini söyleyen Gambetti, tek tip üniversite modeli yaratmaya çalışılmasının, muhalif seslerin susturulmaya çalışılmasın yanlışlığına değinerek, "Kimse bu gidişattan memnun değil. Herkes aynı çarkın içine girdi. Üniversiteler de, kentler de rant alanı haline geldi. Rant alanı olmayan hiçbir yer kalmadı. AK Parti seçmeninin de bunu görmesi, anlaması gerek. Birgün anlama sırası onlara da gelecek zira!" diyor.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.