Ne oluyor erkeklere?
Ne oluyor erkeklere?
Yanıtı elbette sosyologlar, psikologlar, tolumbilimciler verecek ama naçizane gözlemim, toplum olarak çocukları yetiştirirken yanlışlar yaptığımız. Daha bebekken, hatta anne karnına düştüğü andan itibaren hatalar yapıyoruz ve bu hatalar önce ceninin, sonra fetusun, sonra bebeğin ve çocuğun kayıtlarına yerleşip, ileriki yaşamında yanlışlar yapmasına neden oluyor.
Örneğin baba adayı, anne adayına kötü davranıyorsa; dövmesine, fiziksel şiddet uygulamasına gerek yok, hakaret ediyorsa bebek anne karnındayken bile bunlardan etkileniyor. Etkilenmesi sağlıksız bir birey olmasına yol açabiliyor.
Bunları okuduktan sonra etrafımıza bir bakalım, çevremizde yaşananlara bir göz atalım. Kocaları tarafından fiziksel veya sözlü şiddete maruz kalmamış kaç kadın vardır dersiniz?
ANNE ADAYI
Anneler, "Benim çocuğum çok gergin ve sinirli!" der. Neden acaba? Durup dururken bir bebek neden gergin olsun? Sakın anne karnındayken yaşananlar etkilemiş olmasın? Diyorum ya, ille de fiziksel şiddet olması gerekmez bu başa gelenlerin, her türlü olumsuzluklar çok önemli. Anne adayı hamileyken yediklerine pek dikkat eder çevresindekiler, doğacak çocuk sağlıklı olsun diye ama kimse ruh sağlığına dikkat etmez. Hele ki bu anne adayı küçük yaşta ise!
13-15 yaş gibi çocuk yaştan söz etmiyorum, 19-20 yaş bile günümüz kadınları için erken bir yaş. O yaşta henüz çocuk ruhlu olabiliyorlar. Kendilerini, vücutlarını tanımamış, hayattan ne istediklerini bilememiş genç kadınlar. Kadın olmalarına rağmen anne olmaya hazır olmayan kadınlar.
O yüzden anne adaylarına hamileyken bir çiçek gibi bakılması gerektiğini söyler uzmanlar. Bir çiçek gibi ihtimam gösterilmeli, el üstünde tutulmalı. Bunu anne için değil, çocuk için yapmamız gerektiğini bilerek.
HERKES SUÇLU
Sadece anne adayının etrafındakiler mi yanlış yapıyor? Hayır. Anneler de çocuklarını yanlış yetiştiriyor. Çocuklarını çok sevmelerine rağmen ona bakmayı bilmiyorlar. İyi bir anneliğin çocuğun karnını doyurmak, altını değiştirmek ve sırtını kalın tutmaktan geçtiğini zannediyorlar. Yetmez! Yetmiyor. Çocuğun ruh sağlığını da düşünmek gerekiyor. İhmal etmek kadar çok sevmek de zarar veriyor. Aşırı koruma altına almak, yürümesine, yemesine müdahele etmek çocukların kişiliklerini geliştirmelerine engel olduğu gibi bağımlı olmalarına zemin hazırlıyor.
İşte en tehlikeli olan da bu "bağımlı olma" hali. İster kızalım, ister kızmayalım Türk toplumu olarak "bağımlı" bir toplumuz. Çocukların hepsi anneye bağımlı, büyüdükçe eşe, sevgiliye bağımlı hale geliyor, yetişkin olduktan sonra da çocuklarına. Ve bu dönme dolap böyle dönüp duruyor. Dönüp dururken de içinde olanların başı dönüyor, bağımlı olmaktan nefret ediyorlar, kendilerinden, herkesten nefret eden bir toplum haline geliyor. Ve en yakınlarını, en sevdiklerini öldürmekten çekinmeyen, gözü başka bir şey görmeyen canavarlar haline...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.