Seda Kaya Güler

Bisikletle Mısır turu

Her şey gerçekten bir tesadüf. Rengarenk Kırmızı'nın ilk ayları. Yoğun bir şekilde çalışırken genç bir kadın girdi odama. Daha önce telefonlaşmış ya da mailleşmiştik. Kitabını vermeye gelmişti. Hemen bakma ve okuma sözüyle aldım ve bir kenara koydum.
Aradan aylar geçti ve ben bugün "Acaba ne yazsam?" diye kitaplığımı karıştırırken elime geçirdim Sibel Buğdaycı'nın "Kahire-Kızıldeniz/Bir bisiklet yolculuğu" adlı kitabını.
İlk sayfayı açtım. Şunlar yazılıydı: "Her şey bir Pazar günü Yeniköy'e kadar bisiklet sürmemle başladı. Ve her şey başından sonuna, en küçük ayrıntısına kadar tamamen rastlantıydı. Arkadaşım bir cumartesi günü dans bitiminde, ortak arkadaşımız Hüseyin'le bisiklet turu yapacaklarını söyledi."
Arkadaşının "Gelmek ister misin?" önerisine genelde hiç yapmadığı bir şeyi yapıyor ve "Tabii ki gelmek isterim, bu harika bir şey" diyor.

YOLA ÇIKARKEN

Sonrası sabahleyin erkenden uyanıyor, yola çıkıyor, arkadaşlarıyla buluşuyor, kahvaltı, sohbet, bisiklet turu derken, Hüseyin'in "Mısır'ı bisikletle gezme" projesini dinliyor ve bu geziye katılmaya, gezinin yazarı olmayı kabul ediyor.
Kabul ediyor ama korku da içini kemirmeye, bütün bedenini sarmaya başlıyor. Kolay değil, yanına dağ bisikleti, uyku tulumları, çadır, kap kacak, su şişeleri, birkaç kıyafet alıp yola koyulmak ve bilmediğin bir ülkede dolaşmak.
Neler yaşadığını şöyle dile getiriyor:
. İki kişilik bisiklet konvoyumuzun ön tarafında ilerlerken ara sıra arkama bakarak Hüseyin'in ardımdan gelip gelmediğini kontrol ediyordum. Otoyla yarım günlük bisiklet deneyimim sonucunda, önden ilerlemenin gerekliliği ortaya çıkmıştı; arkadan gittiğimde, şoförler yolda tek olduğumu sanıyorlardı.
. Bazı arabalar durup beni beklemeye başlıyorlardı. Yolda ilerleyen bir kadına yardım etmek istemiş de olabilirler elbette, ancak bisikletli bir kadının dünyanın birçok yerinde ilgi odağı bir nesne olduğunu göz ardı etmemek gerekiyor.
KADIN VE ERKEK
. Bu yüzden arkadaşımla birlikte yolda önden ilerlememi kararlaştırdık. Bu sayede sahipsiz, sokaklarda tek başına gezen kadın tanımlamalarından kurtulabilecektim belki de.
. Ara sıra muziplik yaparak, işi bir erkeğe bırakmanın keyfini çıkarıyordum ama. Örneğin yorgun olduğum zamanlarda, çevremdeki insanlarla iletişim kurmak istemediğimde, yapılacak işleri arkadaşıma yıkmaktan çekinmiyordum.
. Sandalyenin üzerinde istifimi bozmadan oturup, çayımı yudumlarken, hiç kimseye gülümseme ya da laf anlatma gibi bir derdim yok. Bu ülkede tam anlamıyla ikinci sınıf veya belki de hiçbir şekilde kaale alınmayan cinsten olduğum için rahatım.
. Bunun asıl nedeni erkeklerin tıpkı bizim ülkemizde olduğu gibi, yanlarında bir erkek olduğunda, erkeklerin birbirleriyle konuşmayı tercih etmeleri."
Kadına bakış açısının benzer olduğu bir ülkeden kadınlık ve erkeklik halleri. Sibel Buğdaycı'nın kitabını okuyunca böyle bir maceraya atılmaya karar verir misiniz bilmemem ama seyahat etmek isteyeceğiniz kesin.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.