Seda Kaya Güler

Türk kadını özgür mü?

Yasalara baktığımız zaman Türk kadınının erkeklerle eşit haklara sahip olduğunu söyleyebiliriz. Seçme ve seçilme hakkı var, evlenme ve boşanma hakkı var, çocuklarının velayetini alma hakkı var, çalışma hakkı var vs...
Peki, Türk kadının özgür olduğunu söyleyebilir miyiz?
Önce cinsellik konusunu ele alalım. Türkiye'de kadınların evlenmeden önce cinsel ilişkiye girmesine izin verilmez. İslam ve kadın üzerine yaptığı araştırmalarıyla tanınan Deniz Kandiyoti, "Türkiye'de kadın cinselliğinin bireysel değil kolektif denetime tabi" olduğunu söyler. Yani kadın cinselliği, anne-babalar, kardeşler, yakın ve uzak akrabalar ve hatta komşular tarafından denetlenir. Kız çocuklara "cinselliklerini denetleme" işinin kendilerine ait olmadığı fikri ergenlikten itibaren zihinlerine iyice yerleştirilir. Evlilik ve eş seçimi de buna dahildir.

AİLENİN ONAYI

Eskiden "eşini seçmek" kadına düşmezdi, şimdi de öyle. Her ne kadar kızlar flört etme imkanına sahip olsalar, evlenecekleri kişiyi kendileri seçmeye kalkışsalar da, onlar için uygun bir eşin bulunması temelde ailesinin sorumluluğundadır. Aile onay vermezse, kız istediği kadar yanıp tutuşsun, aşkından divane olsun o evlilik gerçekleşmez, gerçekleşirse de sonu pek hayırlı olmaz. Ya kız ailesi tarafından reddedilir ya da aile tarafından ölüme gönderilir.
Ayrıca muhafazakar anlayışımız aşka, romantizme de sıcak bakmaz. Bu konuları romanlara veya filmlere bırakır ve kadın-erkek arasında olabilecek duygusal bağın evlilik sonrasında gelişmesini onaylar.
Daha ileriye gidersek dindar kesim, aile ortamında eşlerin birbirlerine ilgi göstermesini de onaylamaz, yatak odasının dışında yakınlığa çok az fırsat verir.
Karı-koca ilişkisinin göreve dayalı ve mesafeli olmasını teşvik ederken, duygusal yakınlığın ve bunu göstermenin ancak çocuklarla olan ilişkilerde olmasını uygun görür vs.

İFFET VE ŞEREF

Deniz Kandiyoti, evlilik öncesi ve sonrası kadın cinselliği üzerindeki toplu denetimin başlıca nedeninin, "kadının cinsel iffeti ile aile ya da sülalenin şerefi arasında kurulan bağlantı" olduğunu söyler. Bu yüzden kadınlara, herhangi bir yanlış davranışları nedeniyle bütün bir topluluğa, sülaleye ya da aileye utanç ya da şerefsizlik getirecekleri söylenir. Omuzlarına "muazzam olumsuz bir güç" yüklenir. Bu yüzden kadınlar, "eve kapatılma ve örtünme, kamusal alana giriş ve hareketlerinin sınırlandırılması" gibi katı dışsal bakılar altında yaşarlar.
Dolayısıyla Türkiye'de yaşayan kadınların "kurtulmuş" fakat "özgürleşmemiz" olduğunu söyleyebiliriz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.