Hayvanlar alemi
Dolayısıyla aramızda bir savaş başlıyor. Ben ağlarını bozup kendilerini ya pencere dışarı etmek ya da yok etmek zorunda kalıyorum. Çoğa kaçıp gidiyor ama bazılarını da öldürmek zorunda kalıyorum.
Arıları da. Bal arılarını değil tabii. Bal yapmaları için onları seviyor ve kolluyoruz. Ne var ki bu sene yeterli yağmurların yağmaması nedeniyle kestanelerin ve hatta ıhlamurların çiçek açmaması yüzünden bal yapacak çiçek bulamadıkları için kendiliklerinden ölmek zorunda kalacaklar. Karadeniz'in meşhur kestane balı da bu sene karaborsaya düşecek.
ARILARIN ARMUT SEVDASI
Başımız eşek arılarıyla dertte. Bahçedeki armut ağacına konuşlanmış durumdalar. Bizden önce armutların tadına onlar bakıyor. İçlerini bir güzel oyduktan sonra meyve kurtlarına bırakıyorlar. Olgunlaştığını düşünerek koparmak isterken içlerinden çıkıp, elinizi kolunuzu sokabiliyorlar.
Tabii yemek yerken de sizi rahat bırakmıyorlar. Elimizde sineklik masaya öyle oturuyoruz. Her seferinde pazarlık yapıyorum arılar, örümcekler ve sinekler ile. "Tamam, burası sizin de eviniz ama biz geldiğimizde gidin. Yoksa sizi öldürmek zorunda kalacağım." Barış kolay olmuyor ama bazen onlar bizi sokuyor bazen de bizim tarafımızdan öldürülüyor.
Bir süredir tavuklar da katıldı aramıza. Şimdilik özgürler bahçede diledikleri gibi dolaşıyorlar. Girmedikleri delik kalmıyor tabiri caizse. Çimlerin çiçeklerin ağaçların altında eşelenip duruyor ve köpeklerin mama tabaklarına onlardan önce dalıyorlar.
Tek zararları kakaları. Bütün gün yiyip içtikleri için her tarafı pisletiyorlar. Ama kene veya sebzelere zarar veren böcekleri yedikleri için seviyoruz onları. Yumurta verdikleri zaman daha da çok seveceğiz.
Aramız en çok kuşlarla iyi. Sabah erken saatte öyle güzel ötüyorlar ki sevmemek ne mümkün. Kelebekler de öyle. İnanılmaz renkleri ve desenleri ile kendilerine hayran bırakıyorlar. Her hayvanın sesi hoş değil ama. Özellikle kurbağaların. Mayıs- haziran ayında, çiftleşme mevsimleri o aylar, gece gündüz demeden ötüp duruyorlar. Neyse ki şimdi sessizler. Kanalda veya boş havuzlarda yüzüp duruyorlar yılandan kendilerini koruyabilirse.
ÇAKALLARIN KONSERİ
Yılan da var tabii doğada. Ama bize bir zararları yok. Daha doğrusu biz gelince sessizce yuvalarına çekilip yolumuza çıkmıyorlar. Sessiz bir anlaşma var aramızda. Bir de çakallarımız var. Akşam ezanıyla birlikte konsere başlıyorlar. Akabinde köpekler sahne alıyor. İyi ki de alıyorlar. Onların varlığı bahçeye, tarlaya yaklaşmalarına engel oluyor. Arada bir, onlara rağmen bahçelere girip, karpuz mısır ve tabii tavuk çaldıkları oluyor ama henüz bize misafirliğe gelmediler.
Gündüzleri yanımızdan ayrılmayıp, ayağımızın dibinde bütün gün yatıp uyuyan köpeklerimiz, hava karardıktan sonra canavar kesiliyor ve en ufak bir tıkırtıya havlayarak bizi koruyorlar zira. Arada bir gösteriş yaparak, kirpinin bile bahçede dolaşmasına izin vermiyorlar ama gerçekten de kimseyi sokmuyorlar bahçeye. Harala gürele yaşayıp gidiyoruz işte hayvan dostlarla birlikte. Sonuçta doğa hepimizin.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.