Nedir bu etek takıntısı?
Böyle yaparken güya erkek olmayı yüceltip kadın olmayı küçümserler. Ve de bunu çok önemli bir marifetmiş gibi sergilerler.
Oysa bilmezler ki insanın aslı kadındır. Her canlı ana rahmine düştüğünde dişidir. Eğer erkeklik hormonu devreye girerse, erkek olarak yollarına devam ederler.
Yürürler ama her erkek doğan erkek olmaz. Daha doğrusu adam olmaz. Bir erkeğin adam olması için, içindeki kadınla barışması gerekir.
ADAM OLMAK
Yani adam olmak için bir erkeğin:
1- İçindeki duyarlı erkekle, hassas ve duygusal erkekle barışabilmesi,
2- Kendisini sevgiye açabilmesi, sevgiden ve aşktan korkmaması,
3- Kadına saygı duyması, kadını sevmeyi, takdir etmeyi bilmesi, kadınla bir yaşamı paylaşmayı kabul etmesi gerekir.
Bir erkek o zaman çevresi tarafından sevilir, sayılır, bilge yerine konur, sözü dinlenir. Bu erkekler oldukça kırılgandırlar. Ve onları güçlü yapan da bu kırılganlıklarıdır.
Bu tespiti yapan "Erkek Doğmak Erkek Olmak" kitabının yazarı psikolog Esin Acıman. Acıman, "Dışta gördüğünüz gücün içte kabul edilen zayıflıklar olduğu psikolojik bir olgudur. Kırklı yaşlara gelince hayat anlamlaşıyor. Göğsümüzün ortası oyuluyor. Farkında olmak, kendimizi tanımak, bu oyuğu genişletiyor. Sevgi, acı ve kederlere yer açıyoruz. Bir erkek bunları yapabildiği zaman adam oluyor" diyor.
ERKEKLER DE YİTİYOR!
Dileğimiz bu erkeklerin sayısının artması. Galatasaray turu geçerse etek giyip Kadıköy'de dolaşacağını, daha önce de "kadınların futboldan anlamadığını söyleyerek" bir kadın sunucuyla aynı ortamda bulunmayacağını söyleyen eski bir futbolcunun, her iki nedenden dolayı da eleştirilmesi, hatta tepkilerin kadınlardan çok erkeklerden gelmesi umudumuzu artırıyor.
Kadının küçümsendiği, baskı ve şiddet gördüğü, dışlandığı bir dünyanın erkekleri de kaçınılmaz olarak küçümsenir, baskı ve şiddet görür, dışlanır.
Bu tespitleri yapan "Erkeğin Yittiği Yerde" kitabın yazarı eleştirmen Zeynep Ergun'un dediği gibi: "Türkiye'nin dünü ve bugünü ataerkil bir dizgenin 'baba' imgesinin, erkek söylemlerinin, erkek metinlerinin içinde sıkışmış görünüyor. Oysa babalar da tüm erkekler gibi hiç durmadan yitiriliyorlar. Hüzün ve korkularının yükü altında çökmüş, kendi kendilerine yitiyorlar. Erkeğin yittiği yerdeyiz."
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.