Erkekler de ağlar
Geçen akşam Eurosport'un canlı yayınında izledim onları. Fifa'nın futbolda en iyileri seçtiği programda Pele onur ödülü aldı, Ronaldo da yılın futbolcusu seçildi. O kadar çok duygulandılar ki, ödüllerini alırken de gözyaşlarını tutamadılar.
Son derece insani bir durum. İnsan hassas, duygusal bir varlık. Ağlaması normal ama bizim toplumda erkeklerin ağlaması anormal kabul ediliyor. Erkeklerin üzerinde büyük bir baskı var "erkekler ağlamaz!" diye. Ağlayan çocuklar "Sen erkek değil misin?" diye azarlanır. Kadınsı bir davranış biçimi olarak görülür ağlamak. Hele milyonların önünde... Kabul edilemez.
Gerçi son yıllarda değişimin ipuçlarını görüyoruz. Popüler kültürün ünlü isimleri, siyasi liderler gözyaşlarını saklamıyorlar.
DAHA DUYGUSALLAR
Pele ve Ronaldo'yu da son derece sahici buldum gözyaşları içinde duygularını milyonlara paylaşırken.
Aslında erkekler kadınlardan daha az duygusal değiller. Belki de, hatta daha kırılganlar. Sadece savunmaları çok güçlü, kendilerini koruma içgüdüleri çok gelişmiş.
Aslına bakarsanız sırtlarına aldıkları sorumluluk çok fazla. Kadınlardan risk üstlenmesini beklenmezken bütün sorumluluklar erkeklerin üzerine bırakılıyor. Bu da adil değil. O yüzden feminizm sorumlulukların ve görevlerin paylaşılması gerektiğini savunur.
Sorumluluk yüklenmek, bu erkek olsun veya kadın, fark etmez, kişinin duygularıyla hareket edebilme özgürlüğünü elinden alır.
Erkeğin de "bu eve para getirme" konusunda hata yapma lüksü yok. Güçlü ve etkili bir erkek olmak için hata yapmamaları gerektiğini düşünüyorlar. Ve sürekli mantık ve akıl dengelerine sığınıyorlar.
DAHA KIRILGANLAR
Yenilmekten ve aciz düşmekten çok korkuyorlar. O yüzden sevdikleri insanlara kötü davranıyorlar. Hele ki yenildiklerinin farkındalarsa, bunun acısını karılarından ve çocuklarından çıkarıyorlar.
Aslında kadınlardan daha kırılganlar. Kalpleri daha çabuk ve kolayca kırılıyor. Tek fark kalp kırıklıklarını içlerinde saklamaları. Sessiz gözyaşları içlerine akıyor.
Gösterirlere güçsüz biri olarak değerlendirileceklerini düşünüyorlar. Bu yüzden güçsüzlüklerini göstermekten korkuyorlar. Sanki bütün kişisel tanımları yerle bir olacak, sanki bütün kaleleri yıkılacak, savunmasız kalacaklar ve istila edilecekler zannediyorlar. Bu yüzden zırhlarını kuşanıyorlar. Yani gözyaşlarını gizleyerek, incitme olasılığı yüksek, duygusal bağlamda zorlayacak ortamlardan kaçıyorlar.
Çözüm insani değerleri, duygu ve davranışları küçümsemeden, hayatı ve sorumlulukları paylaşarak yola devam etmekte yatıyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.